1. 1.
    0
    güzelliğe ilâhi

    Derin gökten mi geldin, uçurumdan mı çıktın
    Ey güzellik! O kutsî, cehennemlik gözlerin
    Hem iyilik hem de suç dolduruyor kadehe,
    Belki bu yüzden çarpıcı bir şarab gibisin.

    Kokular taşıyan fırtınalı bir havasın;
    Gözlerinde, güneşin batışı, doğuşu var,
    Öpücüklerin iksirdir ve testidir ağzın
    Yiğidi alçaklaştırır, çocuğu yiğit kılar.

    Kara burgaçtan mı çıktın, yıldızlardan mı indin?
    Sapıtıp köpek olmuş Kader eteklerinde,
    Hem yıkım hem kıvanç saçıyorsun bütün gün,
    Yöneten sensin; ve sensin kem söz etmeyen de.

    Alay ettiğin ölüler üstünde yürüyorsun;
    Daha az mı çekici takılarından Korku,
    Ve Cinâyet sevdiğin süslerin arasında
    Mağrur göbeğinde sevdalı dans etmiyor mu?

    Su sineği, gözü kamaşmış, uçuyor sana,
    Cızırdayan mum diyor: Takdis edin alevimi!
    Eğilmiş sevgiliye âşık, soluk soluğa
    Mezarını okşayan canlı cenaze gibi.

    Ha cennetten gelmişsin, ha cehennemden, boş ver,
    Ey güzellik! Korkunç ama, kalbi temiz dev, sen
    Gözünle, gülüşünle, ayağınla bana n’olur
    Sonsuzun kapılarını şöyle açabilsen?

    Şeytanmış, Tanrıymış, Melekmiş veya Su Perisi
    Ey kadife gözlü peri, sen bunlara boşver,
    Ey uyum, koku, ışık, - ey tek ecem, kuluna
    Şu kainatı çekilir, hafif kıl, yeter!
    charles baudelaire
    ···
   tümünü göster