+17
selamlar herkese,
akşam beşiktaşa bi koyalım da keyifler yerine gelsin :p
panpalar, söylemek istediğim bir kaç şey var tepkilerinizle ilgili.
öncelikle şunu belirteyim, benim bu hikayeyi yazarken ki amacım neydi?
"üniversitedeki 4 yılımı anlatıp, olumlu ve olumsuz örneklerle insanlara bir şeyler katabilmek ve kendimi rahatlatmak"
peki ben bunu yaptım mı? yaptım. final partının olduğu gün, benim şehirde, üniversite okur durumda olduğum son gündü.
belgelerimizi aldık, evimizi toparladık, 3-5 gün sonra da bursaya döndüm,
taa ekimin sonunda geldim ondan sonra da son tören için.
"final gibi final olmadı" deniyor, ama ne bekleniyordu ki? bu bir film, bir dizi ya da kitap değil ki? hikayeyi, kesmem gereken noktada kestiğimde, yani bittiği noktada bıraktığımda böyle bir durum mevcuttu ve dolayısıyla da final bu olmuş oldu.
anlattığım, geçen dört yılda, öyle anılar ve anlar oldu ki, "işte bu kadardı, bu final" deyip bıraksam, çok daha sükseli olurdu evet. mesela ebruyu aldattığım gece, buseden ayrıldığımız gün, ebruya geri döndüğüm gün, nilayla küsüp barışmalarımız vs.
ama 2008 haziranının sonunda olan şey buydu yani..ne yapabilirim ki? sırf sonu heyecanlı bitsin, final gibi final olsun diye element mi uyduraydım zütümden?
yorumlarınız küfürlerden ibaret (ki bu da hoşuma gidiyor aslında, samimi binler sizi (: ) ben analizler beklerdim oysa ki..bu durumda casting yapmamı istemiyormuşsunuz gibi algılıyorum ben.
caps caps diye tutturanların şaka yaptığına inanmak istiyorum, 100 sayfa yazı yazdım, ciddi ciddi iki tane caps in peşinde olan varsa ayıp ediyor.
grubumuzun stüdyo kayıtlarını paylaşabilirim. ancak o da sırf bana bağlı değil biliyorsunuz, orada olan diğer insanların da rızası lazım. bir şekilde o işi çözebilirsem buralar linkle dolacaktır emin olun.
castingi yapmak konusunda çekingen davranmamın sebebi, olayların ucunun taaa bu güne, şu öğleden sonrasına kadar bile dayabiliyor olması.
ayrıca, finalin ucunun açık kalması aslında daha çok işinize gelmeli.
sonunu sizin yorumunuza bırakıyorum, acıdan hoşlananlar kötü bitirebilir, kıyamayanlar böyle bırakırlar.
kötü-acı-mutsuz sonlar bizim türk halkının hastalığı biraz. illa ki acı çekeceğiz, drama bizim kadar prim veren başka kitle daha yoktur herhalde.
buradaki eğlenceli ve kafası rahat takılan siz binler bile aslında içten içe dram, kan ve gözyaşı müptelası bireylersiniz (ben de öyleyim tabi.. diyorum ya, toplum olarak öyleyiz).
ama arada mutlu sonlara da ihtiyacımız var,
bu sözlükte pek çok hikaye okudum ve pek çoğu da kötü sonla bitti, kimisi sonlanmadı bile.
bence hepimiz bu sonu hak ettik, yeterince acı çekmedik mi?
ben, yeterince acı çekmedim mi sizce hikaye boyunca?
lütfen mutlu sonuma dokunmayın ;)
son olarak,
casting olmayacak demiyorum, olabilir, bir kaç gün içinde, aniden çat diye atmış bulabilirsiniz beni. ama çok dikkatli davranmam gerekecek, yani o casting in sonunda yaşayacağınız hissiyat, şu an yaşadığınızı söylediğiniz memnuniyetsizlikten daha da büyük olabilir.
ciddi yorumlar ve analizler beklediğimi ve castingin biraz da buna bağlı olduğunu (bir anda pisleştim demi eheheh) söylüyorum tekrardan.
aslında kafamda başka kriterler de var ama, onları yazıp ilgi arsızı gibi görünmek ve çocukluk etmek istemiyorum.
bir daha böyle bir "hikaye" yükü altına gireceğimi sanmıyorum.
belki, eğer gerçekten anlatmaya değer, ilginç anılar yaşarsam, askerlik anılarımı paylaşabilirim.
özelden gelen mesajları cevaplamak için telef oluyorum, güzel dilekleriniz için de sonsuz teşekkürler, mahcup edip duruyorsunuz (:
başlık altında da konuşulabilir, muhabbet döndürülebilir tabi ama artık hikaye bitti yani, temcit pilavı gibi devamlı başlığı hortlatıp ilgi beklemek benim tarzım değil, kötü hissediyorum o zaman kendimi.
bu hikayenin kanıtladığı bir şey daha var, "özet geç bin" mottosuyla tanınan incicilerin samimiyeti hissettikleri zaman nelere tahammül edebileceklerini gösteriyor. aylarca, yıllarca kahrımı çektiniz, daha ne diyebilirim ki, kelimeler yetmiyor.
bir abiniz, kardeşiniz, panpanız olarak hepinize sevgilerimi sunuyorum.
Tümünü Göster