sozluk formati

marketin çırağından bunalınca plaja indim. plajda barzolarla kaynıyordu. türkçe konuşmayan her dişinin yanında atletli kaprili adamlar bitiyordu. bazen ingilizce konuşmaya çalıştıkları kadınlar türk çıkıyordu. düşünün kızlar nasıl ingiliz aksanıyla konuşuyor. teoman'ın aksanını duymamışlar iyi ki herhalde erkek falan dinlemez o aksanla yabancı zannetikleri için adama teklif ederlerdi.

bu saatlerde aileler olur plajlarda. çocuklar anne ve babasıyla güle güle atlarlar denize. her zaman ki gibi fönlü saçlarıyla chp li teyzeler de gözümüze gözümüze sokarlar yağdan kat kat olmuş baldırlarını. bakmamaya çalışırsınız onlara ama her güzel kızı bir bacaklarıyla kapatınca ister istemez görürsünüz.

plajdan çıkmayı düşünürken uzaktan biri yaklaştı yanıma. uzağı görmek konusunda sıkıntılıyımdır. ilk başta çıkaramadım ama gelen cemil'di. "ne yapıyorsun burada " deyip oturdu yanıma. neyse ki muhabbetini sevdiğim bir adam oturmuştu yanıma. herşeyden konuşuyordu cemil. kızlardan, kitaplardan. her ne kadar popüler kültür dallamalıkları okusa da ipek ongun okuyan birine göre çok daha katlanılırdı.

bana hayat üzerine söylevler çekerdi durmadan. hayat şöyle yapınca güzelleşir böyle tadı çıkar. hep aynı şekilde bitirirdi konuşmayı "gibtiğimin hayatı çok adaletsiz". sene 2013 şimdi cemil nerede bilmiyorum. ama müthiş bir adamdı. ve okuyan varsa bol bol görecek onu bu yazılarda.