0
tüm bunların yanında kötülük problemi de ayrıca din felsefesinde yüzlerce yıldır konuşulan bir konu. ve buna verilebilmiş mantıklı bir
cevap yok. bazı din felsefecileri kendi içinde tutarlı yanıtlar verdiklerini iddia etseler de bu yanıtları sonsuz iyi ve sonsuz güçlü
tanrı ile çelişmektedir. bu problemi ilk ortaya atan epikuros kısaca şöyle açıklar: "tanrı kötülükleri ortadan kaldırmak istiyor da
kaldıramıyorsa gücü sınırlıdır, kaldırmaya gücü yetiyor da kaldırmıyorsa o kötüdür, hem kaldırmak istemiyor hem de kaldıramıyorsa o hem
kötü hem de güçsüzdür. eğer hem ortadan kaldırmayı istiyor hem de kaldırmaya gücü yetiyorsa bunca kötülüğün kaynağı nedir? veya niçin
kaldırmamaktadır?" buna çözüm yolu olarak birkaç farklı fikir geliştirilmiştir ancak özellikle aydınlanma çağından sonraki bazı önemli
düşünürler bu fikirlere her seferinde karşı çıkmış ve eleştirmiştir. platon bu probleme karşı çözüm yolu olarak şu düşünceyi geliştirmiştir:
"tanrı yeryüzündeki her şeyin sebebi değildir. o yalnızca iyi olan şeylerin sebebidir, kötülüğün sebebi başka yerlerde aranmalıdır"
leibnizin bu konudaki görüşü ise platon'unkine benzer ancak kötülüğün kaynağının kötü ruhlu insanlar olmadığını, tamamen varlığın kusurlu
olması dolayısıyla kötülüğün var olduğunu savunur. ona göre varlık ekgib yaratılmış olduğundan kötülük vardır ve varlıklar mükemmel
olsalardı tanrıdan farkları kalmazdı.
augustinus'un cevabı ise "tanrı insanı tamamen iyi ve kusursuz bir şekilde yaratmıştır ve onu kötülüklerin olduğu bir dünyaya koymuştur.
ama insan özgürlüğünü kasıtlı olarak kötüye kullanmıştır ve kötü insanlar tanrı tarafından cezalandırılacaklardır." olmuştur.
aydınlanma çağının en önemli düşünürlerinden david hume tüm bu görüşleri sert bir şekilde eleştirir. çünkü onun için tüm bu cevaplar
bir varsayıma ve temenniye dayanır: "biri, evrenin bir zaman tasarı gibi bir şeyden çıktığını söyleyebilecek ya da kestirebilecektir.
fakat bu noktanın ötesinde tek bir şey bile söylemeyecek ve teolojisinin her bir noktası, son derece geniş bir hayal ve varsayma boşluğuyla
saptanmaya bırakılacaktır. böyle bir kişinin bilebileceği kadarıyla bu dünya, üstün bir ölçütle karşılaştırıldığı zaman çok kusurlu ve
yetkinlikten pek uzaktır. bir çocuk tanrının ilk denemesi olabilir. aksak işçilikten utanıp belki onu, sonradan yüzüstü bırakmıştır.
evren bağımlı, aşağı düzeyde bir tanrısal varlığın eseri olabilir. belki üstlerinin alay konusudur. yahut çok yaşlanmış bir tanrının
bunaklık çağının bir ürünüdür de aldığı ilk hız ve etkin atılışla, onun ölümünden beri kendi başına bir macera yaşamaktadır."
schopenhauer ise kötülük problemine karşı sürülen savların kötülüğü kaldırmaya yetmediği ve kötülüğün her daim varlığını sürdüreceği
düşüncesine dayanarak karşı çıkar. ona göre dünyanın özü kötüdür ve yapılması gereken en iyi şey yaşam istencini reddetmektir.
tüm bunlara ek olarak çoğu dinci kötülüğün varlığının dünyadaki sınavın bir parçası olduğunu söylemekle yetinip basite kaçmaktadırlar.
ancak buna da birkaç noktada karşı çıkılabilir. birincisi, bir insanı sonunda ödül veya ceza olan bir sınava tabi tutmak için kötülüğü
yaratmak şart mıdır? kötülük olmasaydı da daha farklı bir sınava tabi tutulsaydık daha mı adaletsizce bir yaratılış olurdu? bir kişiyi
sınava tabi tutmak için ona kötülük yapmak bir zorunluluk mudur? hiç sanmıyorum, kaldı ki iyi işler yapıp kendisine inanmayan kulunu da
bir günahkar gibi sonsuza kadar yakacak olan bir tanrı için iyiliğin veya kötülüğün esasında çok da bir anlam ifade etmediğini de
düşünüyorum. ikincisi, algılayabildiğimiz evrende görüp tecrübe ettiğimiz her şey tanrının bir tezahürü ise (bu birçok dinde geçiyor)
ve kötülüğün varlığı da hemen hemen herkesçe kabul edilen bir olgu ise tanrı bir miktar da olsa kendisinde kötülük barındırmaktadır.
bu da sonsuz iyi bir tanrıyla çelişir. sonuncusu ise, bir kısım insana acı çektirip bir kısım insanı ödüllendirmek hiçbir şekilde iyi
bir tanrıyla bağdaştırılamaz. siz bir insanı sonsuza dek yakıp bir milyon insanı ödüllendirerek iyi biri olmuş olmazsınız. bunun
iyi ahlak ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.
tüm söyleyeceklerim bu kadar. din ve tanrı hakkındaki şahsi fikirlerim budur. bir daha bir dinciyle tartışmama kararı almamın gazıyla
içimdekileri tümüyle döktüm. baştan sona okuyanlara teşekkürler. umarım birilerine faydalı olmuştur."
Tümünü Göster