1. 1.
    0
    Bu hafta sonunu Ankara'nın zengin semti denilince akla gelen o semtte, kuzenimin yanında geçirdim. ilk gün gayet sıradan sohbetle geçti. Güldük, eğlendik lafın kısası. ikinci gün olduğunda kuzenimin kafayı içmekle bozmuş arkadaşıyla takılma kararı aldık. Her şey normal başladı kızırdereli adı verilen kimyasalı denemekle işe koyulduk. Yaşatığı sakin kafa bana sanat üzerine düşünme fırsatı vermiş, kendimce bir sürü klip hikayeleri bulmuştum. Ta ki akşam olana, bu arkadaşımızın bize jam adlı kimyasalı getirene kadar. Apartmanın 13. katına çıktık. 10 metrekare bile değildi burası. Sanırım yangın merdiveni bölümüydü. Bong hazırlandı ve en büyük olan bana ikram edildi. Sömürmek suretiyle bir seferde toz bırakmadım. Kendime şaşırmadım değil, ilk defa denediğim bi şeyi böyle hızlı alabildiğime. Ben bitirip verdikten sonra içine biraz da kızıldereli kattım dedi. Kimyasalla o gün tanıştığım için hee iyi falan diyordum. Ne olduysa o anda oldu ve bana bir enerji geldi. Öyle böyle değil ama uçuyorum adeta. Ölüm tribiyle ilgili bir fikrim olmamasına rağmen. Olm ben ölücem beni kurtarın. Burdan çıkabilcek miyim diye sorular soruyordum. Herkes kapaklarını aldıktan sonra aşağıya inme vakti gelmişti. Onlara asansörle gitmelerini benim merdivenden inmem gerektiğini söyledim. 13 kat 10 saniyede insem 2 dakika sürer. Yemin ederim 1 saat gibi geldi. Kulağıma da telefondan bir müzik dayadım. Ben koştukça daha da yükseliyordu sanki. Her kata indiğimde asansöre geçiyim diyordum fakat geçersem ölürüm diyip vazgeçiyordum. Apartmandan dışarı çıktığımda ölmekten kurtulduğumu düşünüyor, seviniyordum.
    ···
   tümünü göster