bedavaya vermem

ne anlatıyor acaba diye okumaya başladım. ilk bir kaç sayfa "am güzel şey, kibar davranın, öpün, yalayın bu arada yarak da güzel şey valla hee" gibi betimlemelerini sabırla okumaya devam ederken boğaziçi üniversitesi'nde okuyunca kendinizi özgür mü sanıyorsunuz (veya buna benzer bir şeydi) okuyunca öeeh deyip bıraktım okumayı. kızımız gibişten bahsedecek sanıyordum, meğer sosyolog ve sosyal pgibologmuş sanırım ayrıca bir de.

arkadaş states'de okuyup, citizenlığı kapınca dünyanın en özgür insanı zannetmiş de gelip akademi ile özgürlüğü birbirine bağdaştırmaya çalışmış. bravo. her şey hakkında söyleyecek bir şeyleri olan adamlar vardır ya böyle ihtisas yapmış gibi konuşurlar ama maymun iştahlı gibi daldan dala atladıkları için asla bir konuda uzman olamazlar hah işte bu kızımızın içinde bulunduğu durum da bu.

valla şu kadar söyleyeyim. hangi state'de okumuş bilemem ama benim bulunduğum eyalette o kadar bağnaz bir toplum yapısına şahit olmuştum ki "ulan bu türkiye'de olsa şeriat geliyor diye millet ayağa kalkar" dediğim bir çok olay yaşamıştım.

amerika özgürlükler ülkesi gibi anlatılınca dayanamadım bunları yazdım amk. first amendment'ta freedom of speech ten bahsedildiği için "ohaaa ne gadağ da özgürüz!!!" gibi hissediyor olabilir. kendisine bir doz "polis devlet nedir?" yazıyorum.

daha eşcinsel evliliklerin federal olarak yasal olmadığı, eyaletler bazında (onlar da batı kıyısı eyaletleri çoğunlukla) bir ülke bu. temel hak ve özgürlüklerin model alınması açısından

(bkz: avrupa)

aklı başında amerikalılarla sohbet ederseniz, onların bu anlamda avrupa'ya olan hayranlıklarından ve ülkeleri ile ilgili şikayetlerinden bol bol şeyler duyabilirsiniz.

hadi ii günner.