1. 126.
    0
    geçiyor mu boyunu, dedim. geçiyor tabi, sen bile zor duruyon. her kelimeden sonra soğuğun gıdıklaması vardı. gülücükle karışık bir titreme. gel, dedim. şurda dizimize kadar gelen su var. şelale altında. 2-3 kulaç atınca ordaydık. biraz sığlığa çıktığımızda ilk meydana çıkan şey nazın memeleriydi. elleriyle örttü. napıyorsun, dedim. neyi örtüyorsun serseri, tuttum elini indirdim. çok tatlı, dedim. ne, dedi. göğüslerin çok tatlı.

    sağol dedi, güldü. ama ben gülmedim, tahrik edici bir şekilde gözlerine ve göğüslerine baktım.
    baştan çıkardığımı hissediyordum. soğuk su sarhoşluğumu almış, cüretkarlığımı bırakmıştı. yanına yapıştım. bacağına elimi dokundurdum. kendini geri çekmedi. sol elim sağ bacağındaydı, kız da soluma yapışık duruyordu. ardından yüzyüze bakacak şekilde döndüm ve sağ elimi sol bacağına koydum. sesi çıkmıyordu. dudağımı dudaklarına doğru zütürdüm. soğuktan ya da heyecandan titriyordu. öptüm. biraz daha öptüm ve iyice dudaklarına yapıştım. gibim zirvedeydi. o da karşılık veriyordu.

    sol bacağındaki elimi, yavaşça yukarı taşıdım. biraz daha yukarı ta ki amcığına kadar.
    ben amcığına dokununca irkildi. geri attı kendini.

    noldu, dedim. istemiyor musun.
    is-istiyorum da.
    da'sı yok, dedim. geri yaptığı hamleyle su bilek boyuna kadar sığlaşmıştı. üstüne çıktım. sırtını suyun kumlarına yasladım ve dudaklarına yapıştım. ardından aşağı doğru indim ve tatlı göğüslerini öptüm. başımı kaldırıp çok hoş dedim, harika göğüslerin var.
    ···
   tümünü göster