0
1 Elif [1], لLâm [30], مMim [40].
2–3. insanlar, fitnelendirilmeden, "iman ettik" demeleriyle, bırakılıvereceklerini mi sandılar? Ve andolsun ki Biz, onlardan öncekileri de fitnelendirmiştik. Artık elbette Allah, doğru kimseleri bildirecektir ve elbette yalancıları da mutlaka bildirecektir.
4–6. Yoksa kötülük yapanlar, Bizi öne geçebileceklerini [Bizden kaçabileceklerini] mi sanıyorlar? ilke olarak benimsedikleri şey, ne kötüdür! Kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa, hiç şüphesiz ki, Allah'ın belirlediği zaman kesinlikle gelicidir. Ve O, en iyi duyandır, en iyi bilendir. Ve kim gayret gösterirse, ancak kendisi için gayret gösterir. Şüphesiz Allah, kesinlikle âlemlerden zengindir.
7. Ve inanan ve sâlihâtı işleyen kimseler, onların kötülüklerini elbette örteceğiz ve kesinlikle onlara yaptıklarının daha güzeli ile karşılık vereceğiz.
8. Ve Biz, insana, an-babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Eğer o ikisi, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi Bana ortak koşman için gayret ederlerse, artık o ikisine itaat etme. Dönüşünüz ancak Banadır. O zaman, size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.
9. iman eden ve sâlihâtı işleyen kimseleri de; kesinlikle onları sâlih kişiler içine katacağız.
10. insanlardan kimi de vardır ki, 'Allah'a inandık' der; sonra da Allah uğrunda eziyet olunduğu zaman, insanların fitnesini Allah'ın azabı gibi tutar. Ve eğer Rabbinden bir yardım gelecek olsa, kesinlikle, 'Şüphesiz biz sizinle beraber idik' diyeceklerdir. Hâlbuki Allah, onların göğüslerinde kilerini en iyi bilen değil midir?
11. Ve Allah, elbette iman etmiş kişileri bilir/bildirir, elbette münafıkları [ikiyüzlüleri] de bilir/bildirir.
12. Ve kâfirler müminlere: "Bizim yolumuza uyun, kesinlikle sizin hatalarınızı/günahlarınızı biz yüklenelim" dediler. Oysa onların hatalarından, ne olursa olsun hiçbir şeyi onlar taşıyıcı değillerdir. Onlar, kesinlikle, yalancıdırlar.
13. Onlar, elbette kendi yüklerini ve kendi yükleriyle birlikte nice yükleri de taşıyacaklar. Ve uydurup durdukları şeylerden kıyâmet günü mutlaka sorgulanacaklardır.
18. Ve eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki birtakım ümmetler de yalanlamıştı. Elçiye düşen de apaçık tebliğden başka bir şey değildir.
19. Onlar, Allah'ın yaratmayı nasıl başlattığını, sonra da bunu tekrarladığını da mı görmediler? Şüphesiz bu, Allah'a göre çok kolaydır.
20–22. De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın da, O'nun yaratmaya nasıl başladığına bir bakın. Sonra Allah, son yapıyı inşa edecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir. O, dilediği kimseye azap eder, dilediği kimseye de rahmet eder. Ve siz yalnızca O'na döndürüleceksiniz. Ve siz yeryüzünde ve gökte aciz bırakanlar değilsiniz. Ve sizin için Allah'ın astlarından bir velî ve yardımcı yoktur."
23. Ve Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr eden kimseler; işte onlar Benim rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar, kendileri için acıklı bir azap olanlardır.
14. Ve andolsun ki Biz, Nûh'u kendi kavmine elçi gönderdik de, içlerinde elli yıl hariç bin sene kaldı. Sonunda, onlar zâlimler iken tufan kendilerini yakalayıverdi.
15. Böylece Biz, onu ve gemi halkını kurtardık ve onu [gemiyi/cezayı/kurtuluşu] âlemlere bir âyet kıldık.
Tümünü Göster