1. 26.
    +5 -1
    12-aleviler’de-bektaşiler’de içki var mı?

    Bektaşiler “Dem” denilen içkiyi (rakıyı) insanları ölçmek, denemek, ölçülü davranmalarını sağlamak amacıyla (“mihenk taşı”) Akyazılı Sultan’ın soktuğunu kabul ederler. Doç. Y.N. Öztürk’seBektaşilerde şarap içmenin (demlenme)Balım Sultan’la töreleştirilen “islam dışı bir tavır” olduğunu yazar. Demek ki içki (dem) 16. yüzyılda Alevi-Bektaşi Cem’lerine girmiş olmalıdır.
    ilahiyat profesörü Fığlalı’nın da belirttiği gibi genel Alevi-Bektaşi topluluklarında dolu “ibadet hükmünde” sayılır. Eski Türk tarihindede içki “saçı” lokma sayılır. Cem’de büyük bir saygıyla” anılır. Kurban yenilmesi sırasında “kesinlikle dolu içilmez.” Orta Anadolu ve Doğu Anadolu’da dolu olarak şerbet verilir. Yörelere göre bu gelenek, farklı sürdürülür. Yozgat’ta Erkânlı köylerinde Cem’de yaşlılar adabına göre dolu içerler. “Pençeli” kesim içmez. Malatya, Erzincan veTunceli yöresinde de Cem’de dolu alınmaz.
    içki Alevilerde “Kırklar Meclisi”nin bir anısı olarak kutluluk kazanmış ve dolu adıyla ayinin bir parçası durumuna sokulmuştur. Bilindiği gibi “Kırklar Meclisi”nde bir üzüm tanesinden çıkarılan şıra “Kırkları” esrik kılar. “Kırkı bir can olur”. Alevilik’teki paylaşımcılık ve birliktelik anlayışları bu tür mitolojik anılardan temellerini bulur.
    Alevi-Bektaşi Cem’lerinde dolu kullanımı islami kaynaktan değil, Ortaasya kaynağından gelmektedir. EskiTürk örf ve adetlerinin islami bir cila altında yaşatılmasıdır bu gelenekler OrtaasyaTürkleri’nde. Şamanlıkta kurbana “Tolu/Dolu” denilirdi. Günümüzde Alevi toplumlarındaki kurbanın “tığlanması”daŞamanilik kaynaklıdır. Asya gelenekleri Anadolu’da da sürdürülmüştür.
    içki Alevilik’te bir eski geleneğin sürdürülmesidir. Yoksa, Aleviliğin temel ilkesi, kuralı değildir. içki içme ve Cem’lerde dolu kullanma genel olarak yoktur. içki, ölçülü olmanın bir yoludur. Yoksa “Üss-iZafer” kitabında yazarıMehmet Esat’ın 1826’lardaBektaşi tekkelerinin kapatılmasında bütün tekkelerde alkollü içkiler bulunduğu, “içki şişelerinin ağızlarına Kuran sayfalarının tıkaç yapıldığı” türündeki savları bir Alevi-Bektaşilik düşmanının suçlamalarıdır. Bilindiği gibi M. Esat Bey II. Mahmut’un, Yeniçeriliği ve Bektaşiliği kaldırmak için göreve getirdiği bir vakanivüstüdür.Bu olayların kuramcısı odur. Yansız ve nesnel yazacağı doğallıkla kuşkuludur.
    Alevi-Bektaşi şiirinde içki / dem / doluya yer verilir. Esriklikten, esrik olmaktan söz edilir. Fakat bu içip sarhoş olmak anlamında değildir. Sevdiklerinin aşkıyla mest olmak anlamındadır. Tanrısıyla birleşmek, peygamberiyle, çok sevip yücelttikleri Ali’yle tıpkı “Kırklar Meclisi”ndeki gibi özbenliklerini eritip, birleştirmek anlamındadır. Viranı, “Ali’dir kadehim, Ali’dir şişem”, Dertli, “Getir saki mey engürü, ki el tutmaz ayak tutmaz / Anı Zahid yasak ettiyse, aşk ehli yasak tutmaz”;Kararsız Veli, “Anun içün esürük sarhoşlaruz/içtiğimiz kadeh doludur bizim”;Pir Sultan, “Dolumuz içeliden ezelden / Münkir ne bilir evliya sırrından”;Teslim Abdal, “Doldurdu doldurdu bir dolu verdi / Ol Hızır’ın yeşil eli sabahtan”; PirMehmet, “Sun elinden içem kudret dolusun/Senin aşkın beniMecnun eyledi”, Kul Şukri; “Gerçekler Ali’den dolu içtiler / Yedi nefisten ruhların seçtiler” Harabi;
    “Biz içeriz bize yoktur vebali”,
    “Ehline helaldir, na ehle haram”.
    derlerken bunu amaçlamışlardır, yoksa sarhoşluğu değil.
    Dolu içmenin alışkanlık olduğu Alevi-Bektaşi yöreleri vardır. Genel bir kural olmamakla birlikte tüm Alevi-Bektaşi topluluklarında dolu “Hak dolusu”dur, “Hünkar HacıBektaş Veli dolusudur”, “Gerçek Erenler dolusudur”.Saygıyla alınır, edeple içilir. Ayinin bir bakıma kaçınılmaz bir öğesidir. Kutsal bir havada içilen doludan kötü bir sonuç beklenemez. Bir “günah” doğmasına olanak yoktur. Öylesi bir ortam da zaten yoktur.
    HacıBektaş Çelebileri’nden A. Celalettin Ulusoy’un gözlemleri ve değerlendirmeleri ilginçtir. Dem toplumda olumsuz değil, olumlu etki yapar. Toplantılarda “edep” içerisinde dem alınması toplumsal dostluk ve kardeşliği doğurur, kanısındadır. Şöyle diyor:
    “Alevi-Bektaşi yolunda, demin belli ölçüler içinde dostluğa ve kaynaşmaya yönelik muhabbet havası içinde içilmesi, toplumsal yaşantıda olumlu etkiler göstermiştir. Düğünlerde, özel ziyafetlerde ve benzeri törenlerde bir Alevi-Bektaşi’nin cana yakınlığı yanında, terbiyeli ve saygılı davranışı hemen dikkati çeker. Bu toplumsal yaşantıda yapılan eğitimle, toplumsal yapıda barış, kardeşlik yolunda gerçekleştirilen bir başarıdır. insanların vazgeçemediği içki içme eğilimi, terbiye ve ahlâk kuralları içinde, disiplin altına alınmıştır. Edep dışı, incitici hareketlere ve hafifliklere meydan verilmeden, insan yaşantısına hoş bir hava ve renk getirilmiştir.”
    içki, Alevi-Bektaşiliği’nin bir kuralı, ilkesi değildir. Edep-Erkânı arasında da temel olarak yer almaz. Her Alevi-Bektaşi yöresinde de içilmez. Birçok Sünni veSünni yöresi de içki kullanır. Oysa, Alevi-Bektaşilerde içki kullanmanın (dem alma) bir adabı (kuralı, ilkesi) vardır. içki, kişiler ve topluluklar için bir “mihenk taşı”, bir kişinin erdemlik ölçüsü olarak algılanır. Alevi-Bektaşiler içkiyi bir “nefis terbiyesi” olarak görürler. Dem, ayinlerde alınır ve kutsal bir saygınlığı vardır. Yerine göre sözü-sohbeti açar, insanları birbiriyle kaynaştırır. Toplumsal dostluk ve kardeşliği sağlar.Bu yanıyla da olumlu bir işlev üstlenmiş ve olumlu bir görevi yerine getirmektedir.
    Alevi-Bektaşiler içki kullanmada edepli ve ölçülüdürler. Dem içme geleneği Alevi-Bektaşi edebiyatında bir ekol yaratmıştır. Bir gelenek oluşturmuştur. “Üç K” ilkesini uygularlar. “Üç K”nın anlamı bu toplumca şudur. içki alınırken eşin (karın), komşun ve kesen zarar görmeyecek ve olumsuz olarak etkilenmeyecektir. Bu ilke Alevi-Bektaşi toplumunu denetimli, kontrollü ve disiplinli kılar.
    Kadeh, avucun içine alınır. Bu, sevgiyle tutuştur. Baş parmak yukarıya doğrudur Tanrı’yı gösterir. “Allah-muhafazid-Ali” diyerek kadehte üç küçük yudum alınır. Hiçbir zaman kadeh tümden içilmez, boşaltılmaz. Kadehler tokuşturulurken, eller tokuşturulur ve “Cam cama değil, can cana olması”na özen gösterilir. Bunlar belli bir adap ve disiplin içerisinde yapılır.

    13- aleviler neden tavşan eti yemezler?

    Aleviler tavsan eti yemezler. Bunun bir çok sebebi var. Ancak asıl sebep; tavşanın adet görmesi ve etinin çok kanlı olup sağlıksız olmasıdır. Ayrıca tavşan fizyolojik ve biyolojik yapısıyla da ilginçlikler taşıyan bir hayvandır. Tavşanın kafası kedi kafasına, kulakları eşek kulaklarına, arka ayakları köpek ayaklarına, ön ayakları kedi ayaklarına ve kuyruğu domuz kuyruğuna benzemektedir. Yine tavşan kedi ile çiftleşmektedir. Bunca sağlıklı ve yenilmesinde sakınca olmayan hayvan (koyun, keçi sığır vb.) varken Alevilere “neden tavşan yemiyorsunuz” diye sorular sormak düşündürücü olmanın ötesinde art niyetlilikten başka bir şey değildir.

    14- aleviler’in belirgin toplumsal özelliklerini kısaca anlatır mısınız?

    islam dünyasındaTürkiye’de yaşayan Aleviler’in özel ve ayırt edici bir özellikleri var. Dünya üstünde insan sevgisini, insanı, her tür sevgiyi inancının temeline koymuş bir islami yorum dersek abartı sayılmaz.
    Alevilik; eşitlikçi, özgürlükçü, bölüşümcü, insan haklarından yana, kadın haklarından yana bir inançtır. Alevilik; Allah’taki güzellikleri insanda bulan bir inançtır. Allahı sevmenin insanı sevmek ile başlayacağına inanır. Dünya üstündeki hiçbir kötülüğün Allah’tan gelmeyeceğine inanan bir islami anlayıştır.
    Türkiye’deki Alevi toplum; en eski tarihlerinden beri; insan sevgisini kendine kıble yapmış, her tür haksızlığa karşı olmayı, kendine erdem edinmiş, insan haklarından, kadın haklarından, çocuk haklarından yana, çevreci, her tür eşitlikten, özgürlükten yana, laikliği kendine yaşam biçimi edinmiş, Atatürk’ü sevmeyi nerede ise inancının bir parçası haline getirmiş, Atatürk ilkelerini yaşam biçimi halinde yaşayan her tür bilimsel ve toplumsal yeniliğe açık, toplumsal duyarlılığı çok gelişmiş islam’ın aydınlıkçı, insan sever, eşitlikçi, reformist aydınlanmacı bir yapılanmasıdır.
    islam coğrafyasında bazı aksamaları olsada ülkemizin tek laik Cumhuriyet ile yönetilen ülke olmasında sanırım Alevi nüfusunun hatırı sayılır bir payı vardır.

    umarım okursun...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster