Son yıllarda kapitalizmin dünya geneline yayılmasıyla birlikte intiharlar artmaya başladı. Dünya`da küçümsenmeyecek bir nüfus intihar ediyor. Sistem karşısında çaresiz kalarak, sorunlarla boğuşmaktansa ölüm tercih ediliyor. insanlık için bunun (intihar) kurtuluş olamayacağı, çözümün direnme ve mücadele etmede olduğu sık sık vurgulanmalı ve bu amaca hizmet edecek türden hareket edilmelidir.
Sistem olarak kapitalizm, daha önceki toplumsal sistemlerden birçok yönüyle farklıdır. Bu sistem (kapitalizm) insanlık için birçok olumlu gelişmenin altına imza atsa da, diğer taraftan bir o kadar da olumsuz gelişme barındırmaktadır bünyesinde. insanlık ilkel komünal toplumdan günümüze değin köleci ve feodal toplumsal sistemleri aşarak kapitalist toplumla buluştu. Kuşkusuz insanlık her eski toplumsal sistemi aşma ve aşmayı hedefledi, hedeflerken yeni oluşan, oluşacak olan toplumsal sistemde daha iyi yaşamayı arzuladı, arzuluyor. Yani insanlık her zaman daha iyi yaşanılacak ve yaşanılması gereken bir toplumsal sistem için mücadele etti, etmektedir. Bu anlamda çağımız toplumsal sistemi olan kapitalizmde insanlığın nihayi hedeflediği insanca yaşanılabilir özellikler taşımadığı için ona karşı ve onu aşmak için de mücadele edilmektedir. Çağımız toplumsal sistemi, kapitalizmin birçok olumlu ve olumsuz özellikleri sözkonusudur. Bu sistemin olumlu yanları (teknoloji vs.) halkların aleyhine kullanılmadığı sürece tarafımızdan desteklenmelidir. Diğer yanıyla sistemin olumsuz yanlarına karşı mücadele etme ve bu konu ve konularda halkı, halkları bilgilendirme, aydınlatma; duyarlı, aydın, ilerici insanların görevleri arasında yeralmaktadır. Bu sistemin olumsuz özelliklerinden biri olan intihar, günümüz dünyasında çok büyük olumsuz bir sağlık sorunu yaratmasına rağmen çağımız basın, yayın ve haber-yorum holdingleri tarafından ciddiye alınmıyor. Onlar bu ciddi ve büyük sağlık sorunu hakkında gereken duyarlılığı göstermiyorlar. Zaten onlardan bu konu (intihar) için gereken duyarlılığı beklemek de pek mantıklı olmaz. Çünkü sistemin sahipleri (holdingler) insanlık için kara bir leke olan intiharı hangi yüzle, hangi cesaretle işleyip insanlığa duyuracaklar veya hangi nedenden kaynaklandığını nasıl izah edecekler. intihar, çağımız toplumsal sistemi (kapitalizm)nin yarattığı, yol açtığı hastalıklardan kaynaklanmaktadır. Kapitalizm öncesi hiçbir toplumsal sistemde insanlık bu denli sorunlardan kurtuluş yolu olarak intiharı seçmemiştir. Bu gün dünyada her yıl resmi rakamlara göre 800 bin kişi, gayrı resmi rakamlara göre ise ortalama 1 milyon insan intihar ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü
nün dsÖ iki yıldır sürdürdüğü araştırmaya göre her yıl 800 bin kişi intihar ediyor dünya akıl sağlığı içerikli raporunu da açıklayan dünya sağlık Örgütü “dünyada her 5 kişiden 1i akıl hastalığı, deprasyon ve pgibolojik sorunlara sahip”. Bu sorunların neden kaynaklandığı ve sebeplerinin neler olduğu konusunda hiçbir inandırıcı ve ciddi açıklamada bulunmayan Dünya Sağlık Örgütü açıklamasında “ son 10 yılda bu hastalıklardan dolayı acil servislere başvuranların yüzde 6
dan yüzde 11e yükseldiği” ni belirtiyor. Dünya Sağlık Örgütü “bu hastaların her alanda insan hakları ihlalleri yaşadığını ve ayrıca tıbbi müdahala için hekim sayısının çok yetersiz olduğunu” vurguluyor. Hastalıkların anası olarak sigara, alkol ve şişmanlık gibi sıradan nedenleri belirten örgüt, hastalıklar ve intiharların gerçek nedenlerini gizlemeye çalışıyor. Sistemin bir parçası olan Dünya Sağlık Örgütü’nden hastalıkların ve intiharların gerçek nedenlerini açıklamasını beklemek zaten yanlış olur. Oysa hastalık, pgibolojik sorun ve çaresizlikten kaynaklı intiharın kaynağı kapitalist sistemin insanlığı bir mengenede pres altına alarak onun için yaşamı çekilmez hale getirmesidir.
Okuyucu için belirtmekte yarar olduğuna inandığımdan bu gün Avrupa kıtası kapitalist anlamda birçok konuda en çok gelişmiş olan bir bölgedir. Avrupa
da açlık yoksulluk sağlık savaş ve bunlardan kaynaklı sorunlar dünyanın diğer kıta bölge ve ülkelerine oranla ya hiç yoktur ve ya çok azdır durum bu olmasına rağmen avrupa birliğini (AB) oluşturan 25 ülke ve 400 milyon nüfusta her yıl ortalama 60 bin kişi intihar ediyor. isviçre, 7,5 milyon nüfusa sahip her yıl intihar edenler 1400-1500 olarak açıklanıyor. Dünya Sağlık Örgütü ve buna benzer ulusal ve uluslararası kuruluşlar sisteme dokunmadan bu ve benzeri konularla ilgili açıklama yaparlarken meselelerin ve problemlerin özüne inmek istemiyorlar. Onlar, adet yerini bulsun şeklinde hareket ederek sistemden beslenmenin gerekliliklerini yerine getiriyorlar.
Bu gün bu sistemde (kapitalizm); 1. insanın insana yabancılaştığı 2. insanlar arasında hiçbir manevi değerin kalmadığı 3. Bencilliğin had safhada olduğu 4. Kollektivizm denen (paylaşımcılık) insanlar arası değerin yok olduğu 5. insana saygı ve sevginin (varsa yasalarda) bittiği 6. Bütün saygı ve sevginin paraya endekslendiği 7. Kıyasıya bir rekebetin yaşandığı 8. Yasalardan kaynaklı çok yoğun kuralcı ve kaideci bir yaşam felsefesinin hükmettiği 9. Bireyin otonom davranmasının engellendiği 10. Kişi yaşamında en ufak davranış ve yönelimlerin dahi kayıt altına alındığı……….vs. bunlara bir de kişinin özel sorunları eklenince kişi çaresiz kalarak kendisini zavallı, beceriksiz ve işe yaramaz olarak görüp intihar ediyor, yaşdıbına son veriyor. Yukarıda saydığımız kıstasların hepsi kapitalist sistemden kaynaklanıyor. Bunların her biri ayrı bir yazı konusu. Bir bütün olarak bunlar gözönünde bulundurulduğunda insanlık akli bir bunalım yaşamaktadır. Sistemin olumsuzlukları karşısında çaresiz kalan insanlar kurtuluşu intiharda arıyorlar. Fakat intihar çözüm değildir. Çözüm, bu kahpe, gaddar, barbar, insanlık düşmanı sistemi yıkıp onun yerine insanca yaşanılacak olan bir toplumsal sistem kurmaktadır ve bunun içinde mücadele ediliyor; bu mücadeleye katılalım, omuz verelim.