-1
Bu sabah her sabah olduğu gibi Mordor'a doğru yola çıkmıştım. Hava kasvetli, rüzgardan yaprakları hışırdayan devasa ağaçlar, kadim zamanlardan kalma bir korkuyu fısıldıyordu kulaklarıma. Yağmur hızlanmış, toprak yolu iyiden iyiye çamura çevirmekle meşguldu. Adımlarımı sıklaştırdım, sığınacak bir yer bulmalıydım. Arkadan bir ses duydum “ Bi Mordor uzatır mısınız?”. Ses iliklerime kadar işlemiş, gözlerim belermişti. Arkama dönmeye korkuyor, bu netameli ormandan bir an önce çıkıp, yoluma devam etmek istiyordum. Adımlarımı hızlandırdım. Arkamdan daha güçlü bir ses duydum. “ Pardon bi Maslak uzatır mısın!!!”. Bu kez dönmeliydim, bu bir Uruk Hai de olsa dönecektim, korkunun ecele faydası yoktu. Yağmur çenemden aşağı akıyordu. Arkamdaki sesin sahibi bu kez omzumdan tutup beni sarsttı. Arkamı döner dönmez takım elbiseli bir adamla göz göze geldim ormanda. Korkudan küçük dilimi yutacaktım ki bir dolmuşta olduğumu algıladım. Çenemden akan salyayı kolumla sildikten sonra adamın gözlerine baktım. “Ha pardon beyefendi uyuyor muydunuz? Özür dilerim. Rica etsem bi Maslak uzatır mısınız?” dedi takım elbiseli. “Uzatamam” dedim ve önüme döndüm.
için için mutlu olduğumu hissediyor o korkunç ormanda olmadığım için büyük bir huzurla doluyordum. içim boşalmıştı, büyük bir ferahlama duygusu eşliğinde şehri seyredaldım. Takım elbiseli bi kez daha “Beyefendi bi Maslak uzatır mısınız? Alla alla!” dedi. “Uzatmıyorum lan! Kalk kendin uzat. Ben niye uzatıyorum?” dedim. Adam cevab veremedi. Yanımdaki kadın “Verin beyefendi ben uzatırım” dedi. “Hasta mıdır nedir!? Sağolun hanımefendi” dedi takım elibiseli. Yanımdaki kadın önündeki kadına, önündeki kadın önündeki adama, öndeki adam da şoföre verdi parayı. Şoför para üzerini öndeki adama, öndeki adam arkasındaki kadına, arkasındaki kadın yanımdakine kadına ve en nihayetinde yanımdaki kadın da takım elbiseliye uzattı. Takım elbiseli yanımdaki kadına “Çok teşekkür ederim” dedi. Ben arkamı dönüp “ Bu kadar mı yani!!!” dedim hiddetle. Takım elbiseli hiç bişey anlamadan bana bakıyordu. Sorumu yeniledim “ Teşekkürün yanımdaki kadınla mı sınırlı!!” diye haykırdım. Cevap vermesine fırsat vermeden “ Yanımdaki kadının önündeki kadın ne olacak? Peki ya yanımdaki kadının önündeki kadının önündeki adam??? Onlara niçin teşekkür etmiyorsun ? Onlar da paranı uzatmadı mı? Uzatmadı mı!!!” Takım elbiseli ne diyeceğini bilemiyor, kulakları kızarıyordu. Yanımdaki kadının önündeki kadın “Önemli değil beyefendi lütfen” dedi nazikçe. “Ne demek önemli değil hanımefendi. Bu teşekkürü siz de hak ediyorsunuz. Önünüzdeki beyefendi de hak ediyor. Sonuçta bi Maslak uzatıp, parasının üzerinin buraya yolculuğunda sizin de payınız var. Haksız mıyım?” "Haklısınız da... ” Bu arada yanımdaki kadının önündeki kadının önündeki adam da dönüp ters ters bizim tarafa baktı. “Herkese teşekkür et!!” dedim takım elbiseliye emreder bir tonda. Sesi titreyerek, kekeleyerek cılız bir “Teşekkür ederim” lafı duyuldu dudakları arasından takım elbiselinin. Gözbebekleri titremeye başlamış, dudakları da onlarla senkronize titriyordu. “Efendim? duyamadık” dedim. “Siz duydunuz mu beyefendi? Arkamdaki takım elbiseli size bir şey dedi” dedim en öndeki adama. “Hayır” dedi adam. Takım elbiseli ağlayarak “Ya manyak mısın sen ya” dedi. “Ya evet ben manyağım di mi?” dedim. “Sen orda otur dolmuştaki herkesi kullan sonra da sadece yanımdaki kadına teşekkür et sonra da ben manyağım? Sensin lan manyak sömürücü bin! Emek hırsızı! Herkese teşekkür etmeden inemezsin bu dolmuştan! Leventte inecektim ama Maslak a kadar senle gelirim eğer teşekkür etmezsen tek tek emeği geçen herkese!” “ühühüüh” “Ağlama lan, teşekkür et!” Daha ben lafımı bitiremeden "Paramı şöfore uzatmamda yardımcı olan herkese çok teşekkür ederim ühühühü” dedi. Bu kez tüm dolmuş duymuştu. “Aferin işte böyle” dedim ve önüme döndüm. Yanımdaki kadın bana korku dolu gözlerle, yanımdaki kadının önündeki kadın gülümser gözlerle, yanımdaki kadının önündeki kadının önündeki adam bana saygı dolu gözlerle baktı. Bu arada bi baktım Levente gelmiştik. “Müsait bi yerde inecek var” dedim ve indim dolmuştan. Dolmuş hareket ederken takım elbiseli gözlerinden akan yaşları silerken bir yandan da bana camdan orta parmak işareti yaptı. “Senin ben ananı gibim yavşak! “ dedim arkasından...