1. 251.
    0
    Birkaç yıl sonra dervişin yolu yine aynı köye düşer. Haddad ölmüş, ailesi olmadığı için de bütün varını yoğunu en sadık hizmetkârı ve eski dostu Şakir'e bırakmıştır. Şakir, Haddad'ın konağında oturmaktadır, kocaman araziler ve binlerce sığır ile yine yörenin en zengin insanıdır. Derviş eski dostunun zengin olmasından dolayı ne kadar sevindiği söyler ona ve yine aynı cevabı alır: "Bu da geçer... "
    Bir zaman sonra derviş, bölgeye geldiğinde Şakir'i arar. Ona bir tepeyi işaret ederler. Tepede Şakir'in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: "Bu da geçer... "
    Derviş "Ölümün nesi geçecek" diye düşünür ve gider. Ertesi yıl Şakir'in mezarını ziyaret etmek için geri döner ama ortada ne tepe ne de mezar kalmıştır. Büyük bir sel gelmiş, tepeyi önüne katmış, Şakir'den geriye bir iz dahi bırakmamıştır.

    O aralar ülkenin sultanı, kendisi için çok değişik bir yüzük yapılmasını ister. Öyle bir yüzük ki ,mutsuz olduğunda umudunu tazelesin, mutlu olduğunda ise kendisini mutluluğun tembelliğine kaptırmaması gerektiğini hatırlatsın…Hiç kimse Sultanı tatmin edecek böyle bir yüzük yapamaz. Sultanın adamları da bilge Derviş’i bulup yardım isterler. Derviş, Sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir. Kısa bir süre sonra yüzük Sultan’a sunulur. Sultan önce bir şey anlamaz; çünkü son derece sade bir yüzüktür bu. Sonra üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır: “Bu da geçer” yazmaktadır.
    ···
   tümünü göster