1. 401.
    +6 -1
    Saat altı falan olmuştu. Vedalaşıp evlere gittik.

    Ne yalan söyliyim ecran’ın aklının karışmasından korkuyorum demiştim ya beyler. Asıl karışan benim aklımdı.
    Ecrin elbette ağır basıyordu sonuçta dediğim gibi ilk aşkımdı ama Zeynep de aklımı kurcalamıyor değildi.

    Eve gittiğimde 1-2 saat uyudum çok yorulmuştum. Sonrasında yemek yedim, ders çalıştım, duş aldım. Malum yarın okul vardı.
    Ecrin’e mesaj atacaktım ama vazgeçtim. Ve zeynep’ten mesaj geldiğini gördüm, ona da cevap vermedim. Telefonumu kapatıp uyudum.

    Ertesi sabah gibik çalar saatle uyandım. Klagib zaten biliyorsunuz; kahvaltı, kısa bir aile sohbeti, vedalaşma faslı, servis, okul.
    Bayrak töreninin ardından ecrin’i aradım. Görsem şaşardım zaten. Yine geç kalmıştır diye düşündüm. Zeynep’ten ise kaçacak delik arıyordum.

    Aklımı karıştırmasına izin vermemeliydim.

    Sınıfa çıktım, ercan ile dertleştim. Ercan’a Zeynep olayını anlatmadım beyler. Sonuçta yakın arkadaşımdı ama kızı ifşa etmiş olacaktım nihayetinde.

    Hoş olmazdı, bana yakışmazdı. Enes’in doğum gününe gelmemişti. Zaten davet de almamıştı. Alsaydım gitmezdim diyordu, ercan da benim gibi öyle ortamları seven biri değildi. Karıya kıza pek düşkünlüğü yoktu.

    Öğle arasında ecrin’i aradı gözlerim korulukta. Yoktu. Kantinde de yoktu. Ben yemeğimi yedim hızlıca.
    Ecrin’e olanları anlatmalıydım. Yine yangın merdivenlerinde olabilir düşüncesiyle en üst katın yangın merdivenine çıktım. Evet, yanılmamışım tek başına oradaydı.

    Yine ayakkabılarını çıkarmıştı, beni fark etmedi.

    Sesli bir şekilde korkuttum: “ecrin!”
    irkildi, kaşlarını çattı, gözlerini kıstı.
    -ne arıyorsun burda?
    ···
   tümünü göster