+3
önce otobüse bindik. çünkü eve yürüyerek gitmemiz zordu. otobüste konuşamadık. indiğimizde ben söze girdim:
-ne düşünüyorsun ecrin?
ecrin yürümeyi bıraktı. durdu ve bana döndü:
-ali zeynep benim arkadaşım.
ee yani der gibi bir yüz ifadesi takındım, devam etti:
-yani okuldaki nadir arkadaşlarımdan. kırılsın üzülsün istemiyorum
hah yine başa döndük dıbınakoyim. gerçekten sinirlenmiştim. biliyorsunuz gizleyemiyorum da:
-ecrin ben sana ne dedim? ne konuştuk seninle? bana gelmeyeceksen, kalbimi kıracaksan, beni yarı yolda bırakacaksan ve bunlardan bir şüphe bile duyuyorsan bana gelme, ümit verme demedim mi ben sana?
ses tonum yükselmişti. ecrin
-evet.
-sen de bana sarılmamış mıydın, bana değer verdiğini söylememiş miydin?
-evet.
-o zaman bu yaptığın ne?!
çıkmazdaydım. deliriyordum kesin sinir hastası falan olmuştum beyler. ellerimi saçlarımın arasından geçirdim deli gibi ileri geri gidip durdum. ecrin bir şey demiyor, bana bakıyordu. yine bağırdım ona yakınlaşıp:
-bir şey söylesene!
korkmuş gibiydi. benden korkuyordu. artık nasıl bir görüntü sergilediysem korkuyordu. konuşmamasının sebebi bu sefer ağzı kokması değildi. keşke öyle olsaydı.