1. 1726.
    +6
    Ertesi gün erkenden uyandım. Annem ve babam uyuyorlardı. Ben duşumu alıp kahvaltımı yaptım. Saat 10’da uçakları kalkacaktı. Ben de 9’da yola çıktım havaalanına vardım. Ecrin’e mesaj çektim. Sonrasında telefonla konuşa konuşa yerini tarif etti. Gittim yanına.

    Babası da yanındaydı.
    Saat 9 buçuğa geliyordu. Ve birazdan uçaklarına yerleşeceklerdi. Vahi amcayla el sıkıştık.

    -hayırlı yolculuklar vahi amca
    -sağolasın uşak.

    Sonra ecrin’e döndüm. Aslında gelmemin bir anlamı yoktu ama böyle bir şeydi işte anlayın. Onun yüzünü son kez bir daha görmek istememe engel olamıyordum.

    Sıkıca sarılamadım, sarılamadım da ona. Babası bize bakarken bunu yapamazdım zaten. Hani tokalaşır gibi ellerinizi birleştirip kafaları değdirirsiniz ya. Öyle yapabildik işte.

    Şakaklarından öptüm onu. Kulağına “gideceksin ama yine gel” dedim. Güldü. O gece dinlediğimiz şarkının sözünü tam yerinde söylemiştim belki de…

    Sonrasında uçaklarına doğru gittiler. Arkalarından beni görmeseler de el salladım. Sonra dermanını kaybetti ve indi elim eski haline.

    Onu göremesem de yine geleceği günü şimdiden düşünmeye başladım. Nasıl geçeceğine dair fikrim yoktu. Ama işin iyi yanı her şey bitmişti. En azından ders çalışmayacaktım. En azından hala ecrin ve ben hayattaydık. En azından ercan buradaydı.

    Biraz fazla mı iyimserdim bilmiyorum ama umudun bu dünyadaki en güzel şey olduğunu söyleyebilirim.
    ···
   tümünü göster