1. 1751.
    +3
    Biraz daha oturdum. Tabi vahi amca sağ olsun bizi yalnız bırakır mı hiç? Yanımıza çalışanları olan o teyze de geldi, beraber kardeş kardeş oturduk.
    Sonrasında eve gittim beyler. Ecrin zaten “2 güne rahat rahat gezeriz babam telaşlandığı için bırakmıyor yoksa rahat yürüyorum” dedi.

    Ecrin’in babasına her ne kadar bazen gıcık olsam da adam iyi bir babaydı beyler. Güçlü olmaya çalışıyordu, kızıyla ilgilenmeye çalışıyordu.
    Baba olsam ve eşim ölse (allah korusun) ben de böyle bir baba olurdum. Ya da olmak isterdim diyelim. Evladına düşkün olması kötü bir şey değil. Benden sakınması da kötü değil. Rahat olsa enteresan olurdu zaten.

    Hatta adamın enes’e güvenmesini bile mantıklı bulmaya başlamıştım beyler. Adam beni tanımıyordu ama enes’in ailesiyle bilmem kaç senedir tanışıyordu. Bana güvenmemiş olmasını garipsememeye başlamıştım artık. Sanırım bu da olgunluğun bana getirdiği düşüncelerdi.
    Ama ergenlik döneminde iyi ki büyük bir hata yapmamıştım ve o zor dönemi atlatmıştım çoktan.

    Gece ercan’la sahile gittik, yüzdük biraz. Oradaki kızlar biraz yavşadı. Artık neremize yavşıyorlarsa.
    Ercan yakışıklıydı aslında beyler yüzü falan süperdi çocuğun ama boylu poslu değildi. Benim de vücudum yapılı değildi ve zayıftım. Yüzüme gelirse kemikli denebilecek küçük ve köşeli bir yüz, küçük ağız, güzel bir burun, güzel bir kafatası fakat hafiften kepçe kulaklarım vardı. Ama kulaklarım beni öyle itici yapmıyordu beyler. Normalde öyle beğenmem kendimi ama itici kulaklarım yoktu gerçekten.
    Neyse günler böyle geçiyordu.

    Başak da şehir dışındaydı ve hele şükür gelmişti. Akşam üstü ercan, ben, ecrin, başak denize gitmeye karar vermiştik. Özlemişim beyler bu dörtlüyü. Hazırlık senemde belki başakla ayrı kalacaktık ama seneye o da bir kaza olmazsa istanbul’daydı.

    Bizim üçlü istanbul’dayken ecrin’in ankara’da olacağı koyuyordu
    ···
   tümünü göster