1. 1901.
    +5
    Sonra hoca geldi, dersini anlattı. Dersten sonra 1 saat mola verdik. Dicle, gündüz, ben çıkıyorduk. Aslında dicle’ye gel falan dememiştik ama peşimize takılınca ‘gelme’ de demedik. Herkes birbirini yeni tanıyordu zaten biraz baskın karakterli biri gibi görünse de yapacak bir şey yoktu. Olmadı kızdan hoşlanmazsak ona iğrençliklerimi gösterir, bir güzel kendimden soğuturdum daha önce yapmadığım bir şey değildi bu.

    Dicle önümüzde oturan çocuğu da dürttü çıkarken
    “serkan sen de gelsene!” bu kim amk? uzun şaçlı, sakallı, küpeli, converseli… tipik üniversiteli lan bu.

    Cidden kendilerimi aralarında ağır abi gibi hissediyordum çünkü yüzüm ve saçlarım traşlıydı.

    Saçları kulaklarının altına kadar geliyordu herifin. Anca bu kadar uzatabilmiş dedim kendi kendime, seneye omuzlarına gelir elbet..
    Adam uykulu gözlerle dicle’ye bakıyordu. Dicle dürtünce kalktı. Merhabalaştık. Kendini tanıttı, biz de öyle.

    Bahçeye çıktık hava fena değildi. istemeyerek de olsa yere oturdum.

    Serkan zaten istanbul’da oturuyormuş ve liseden beri barda çaldığı bir grubu varmış. Ama arkadaşları şehir dışında üniversite kazanınca 2 kişi kalmışlar.

    Cidden lisede çalmak güzeldir ulan. Cep harçlığını çıkarıyorsun falan, hem karı kız ortamı da vardır. Gerçi benim böyle bir ortamda gözüm yok biliyorsunuz.
    ···
   tümünü göster