1. 1.
    +3
    26 haziran 2014 bir perşembe gecesiydi, hastanenin kardiyoloji bölümünün üçüncü katında yoğun bakımda, ölüm kokan, soğuk bir odada buldum babamı.
    boylu boyuna uzanmış yatıyordu yatakta, solunum cihazına bağlıydı.
    akşam namazını camide kılmak için çıkmıştı evden,bir daha da geri dönmedi.o akşam birbirimizi son görüşümüzmüş meğer.
    bilemedim, bilsem sarılmaz mıydım,”gitme” demez miydim? bilemedim işte.
    namazı kıldıktan sonra kalp krizi geçirmiş, oksijen gitmemiş beynine uzun süre.
    kılamadı yatsı namazını, aldılar zütürdüler. nerde geçirdi kalp krizini,kim çağırdı ambulansı,ne zaman zütürdüler hastaneye?
    her şey meçhul.
    o akşam bana bir şişe maden suyu aldırmıştı bakkaldan,”midem ağrıyor,bir koşu git bir maden suyu al bana” demişti. içmek nasip olmadı, bıraktı çıktı. ağrısı da mide ağrısı değil, kalp ağrısıymış. bilemedim, nereden bilecektim?
    bir gece bekledim yoğun bakımın önünde, elim kolum bağlıydı, yapacak bir şey yoktu dua etmekten başka. gözlerini açmasını,o yataktan kalkmasını bekledim, kalkmadı.mâlum, yılların yorgunluğu vardı üzerinde,o tatlı yorgunluk.hep helalinden kazandı, haram yemektense ölmeyi yeğlerdi,bir gün olsun haram lokma geçirmedi boğazımızdan.

    27 haziran cuma günü, ramazan arefesi saat 18.10’da kayıp gitti ellerimin arasından o hastane odasında, çektiği kalp ağrısını bana devretti.

    sizin hiç babanız öldü mü?
    benim bir kere öldü kör oldum,
    yıkadılar aldılar zütürdüler.
    babamdan ummazdım bunu, kör oldum.

    şu an baban yakınlarda bir yerdeyse, hala nefes alabiliyorsa,git yanına sarıl,onu ne kadar sevdiğini söyle.
    ···
   tümünü göster