1. 501.
    0
    ‘beni affet’ yazıyordu sadece içinde. dalga mı geçiyordu
    ‘affettim, yolun açık olsun’ diyecektim arayıp. yine konuşmak istemiştim belki de. belki hala bir şeyler söylemesini beklemiştim

    ‘alo’ dedi bi ses, ‘sen misin Oğuz’ dedim, sesi garip geliyordu çünkü

    ‘ben abisiyim, Oğuz’u bi hafta önce kaybettik’ dedi o ses
    ‘nasıl olur, şimdi mektubunu aldım’ dedim, inanmamıştım, bunun da bi oyun olabileceğini düşündüm aslında

    ‘intihar gibi bi trafik kazası yapmış. yalvarırım sana, ne biliyorsan anlat konuş benimle’ nerede olduğunu sordum, adresini verdi, gittim. Oğuz’un ailesinin eviymiş. dayanamadım annesinin haline çıkmak istedim oradan. ama bunu görene kadar inanmamıştım buna. inanmayarak gitmiştim
    Oğuz’un gerçekten öldüğünü anladığımda yere düştüm, duramadım ayakta
    abisi kaldırdı beni, dışarı çıkardı
    yürüyemeyecek kadar sarhoşmuş. takla atmış arabası. kaza yaptığı yerde derken ağlamaya başladı. konuşamadı.
    anladım, kaza yaptığı yerde vermişti nefesini

    Oğuz’un evine gittim dedi, dağılmış bi haldeydi. masasına bu mektubu bırakmış, bi kağıda;
    ‘beni Ece’nin yanına defnedin, bu mektubu da üzerindeki adrese gönderin’ yazıyordu anlat ne olur, seninle yaşadığını biliyorduk ama neler olduğunu anlat, Oğuz iyiydi nolduğunu söyle diyordu

    ama benim kulaklarım uğulduyordu. dünya gözlerimde o kadar hızlı dönüyordu ki, durması için ağlıyordum
    hazmedebilmek için zamanın durmasına ihtiyacım vardı, algılayamıyordum. Oğuz’un öldüğüne de inanamıyordum, Ece’ye olan aşkına da..
    ···
   tümünü göster