1. 101.
    0
    sen görmedin, bilmezsin sen. çok değişti buralar, mevsimler değişti. hırçın bir hava var hep dışarda, hep soğuk. arada yalancı baharlara kanıyorum, ama o hırçın havalar tüm çiçeklerimi döküyor. küskün baharlar kalıyor geriye, yoruyor sonra biraz beni, sonra uzuuuun uzun dinginlikler geliyor yerine.

    yaşlandım ben sen yokken buralarda. gürültüye de kalmadı tahammülüm, sessizlik arıyorum. bir pencere önü seçiyorum kandime, en ıssızından, ve arkada birkaç piyano notası eşlik ediyor sessizliğime, ıssızlığıma. kayıp giderken notalar yavaşça, dans eden peri kızları uçuşuyor gözümün önünde, ve sen… ne çok yakışıyor üzerindekiler her seferinde… beyaz, siyah, ama hep en muntazam smokinler… çoğunlukla gülümsüyorsun, çoğunlukla mutlusun gözümün önünde. ne zarifsin hep, ne incesin… utanıyorum, çirkinim ben. kabayım sonra biraz, sonra biraz da özensizim senin yanında.

    sık sık kar yağıyor o pencerede, ve ben üşüyorum evet. bilmediğin gibi, bilmek de istemeyeceğin gibi üşüyorum ben. narin ellerin bana uzanıyor, tek isteğim tutmak o elleri, ama gücüm yok, üşüyorum ben, titriyorum. sense karşımda bir dağ gibi dimdiksin…

    gözlerin parlıyor, gözlerin gece gece bakıyor hep, ve durmadan yağan kar saçlarını beyazlatıyor. hiçbir zaman göremeyeceğim orta yaşlı halinin bir örneğisin kır saçlarınla çoğu zaman. ellerin hep bana uzanmış ama, sabırla bekliyor. küçük bir adımımı bekliyor. üşüyorsun işte, sen de üşüyorsun… buz gibi hava dudaklarını öpülesi kırmızılara boyuyor, karşı konulamaz bir hal alıyorsun. peri kızları çevrende aryalar eşliğinde dönüp duruyor, bembeyaz elbiseleri uçuşuyor karanlıkta, sense bekliyorsun dimdik. karşımdasın…

    yüzün de kızarıyor soğuktan, farkında bile olmuyorsun. benim de kıpkırmızı yüzüm, biliyorum, yüzüme kan geliyor seni gördüğümde, can geliyor, canlanıyorum. gözlerim ayrı parlıyor olmalı, ve küçük inci taneleri eşlik ediyor parlaklığına gözlerimin.

    aklımdan binlerce şey geçiyor o anlarda. hep başrolde sen varsın ama. öyle güzel bakıyorsun ki sonra, karlar alev alev yağmaya başlıyor. kıpkırmızı… ateş…

    isınıveriyorum aniden, hareketlerim hızlanıyor damarlarımdaki kan hızlandıkça. ellerin hala bana uzanmış, hala bekliyor. ve ben de uzanmaya karar veriyorum ellerine. ellerime bakıyorum, utanç… tereddüt ediyorum, sen gibi narin olamam, korkuyorum. yine de son bir gayretle uzatıyorum ellerimi, tam dokunacakken bir şey çarpıyor elime. soğuk… cam… sen yok oluyorsun, peri kızları aryalarla birlikte uçuşarak gecenin karanlığına dalıyorlar. kırmızı karlar beyazlıyor yeniden, sonra notalara dönüşüyorlar. do, si, sol… gözümün önünden notalar geçiyor, içimde kocaman bir şey canımı acıtıyor. bembeyaz inciler dökülüyor tekrar gözlerimden, çirkin, kaba ellerimin tersiyle itiyorum hepsini. islak olmalılar ama, hissedemiyorum. hissizleşiyorum ben… üşüyorum hem de, çok üşüyorum. ellerim uyuşuyor, notalar sertleşiyor, notalar canımı yakıyor. pencereden çekilmeliyim sanki artık, cama çarpıyorlar notalar. kıracaklar camı.

    son yudumu da alıyorum içkimden, ve çekiliyorum…

    sen bilmezsin, böyle geçiyor artık günler, geceler ve bilmeyeceksin. istemeyeceksin de bilmek, biliyorum.

    üşüyorum, çok üşüyorum…
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster