Yine düşündüklerimi yazayım...

Kader, Allah'ın, sınavımızda bizim karşımıza çıkaracağı şeylerdir, bizim için takdirleridir. Bu dünyada yaşayacağımız her şey onun takdiri olduğundan, yaşadıklarımızın her biri kaderimizdir.

Burada genelde kafa karışıklığına yol açan husus, kaderin bizim tercihlerimize göre şekillenebileceğini bilmemektir. Şöyle izah etmeye çalışayım... Allah için "zaman" kavramı olmadığından O, bizim ömrümüzün sonuna kadar olan tüm yaşantımızı ve bize verdiği sınavdaki tüm tercihlerimizi biliyor. Buna bağlı olarak biz şu an her ne tercih yaparsak yapalım, Allah bu tercihi yapacağımızı önceden bildiği için, bize önceden ona göre bir kader yazmış oluyor. Buna bir örnek vermeye çalışayım... Diyelim ki 15 yaşındaki bir genç kırmızı bir spor arabasının olmasını istiyor ve bunun için Allah'a dua ediyor. Sonra bu genç 20 yaşına geldiğinde, istediği kırmızı spor arabaya sahip oluyor. Bu durumda genç, arabaya sahip olduğu için, arabaya sahip olmak onun kaderidir; ancak Allah, gencin 15 yaşındaki duasını bildiği için o gence 20 yaşında o arabayı almayı nasip etmiş olabilir. Yani gencin kaderi herkes gibi önceden yazılmıştı; ancak Allah, gencin dua etme tercihinde bulunacağını bildiği için o gencin kaderine o arabayı yazmış olabilir. Belki de genç, o araba için dua etmemiş olsaydı, Allah da o gencin kaderine o arabayı almayı yazmamış olacaktı. Bu konuyu okuldaki bir din dersinde hocamızın şöyle açıkladığını hatırlıyorum: "Kader, Allah'ın hayatımızdaki tüm olayları önceden bilmesidir. Kaza ise, Allah'ın önceden bildiği bu olayları o an yaratmasıdır".