tolga (gerçek ismi değil), yine taşaklı bir müşterimizin pazarlama departmanının başındaki kişi, kart vizitinde head of marketing yazıyor. o yüzden pazarlama müdürü demedim. bakın beyler bu tolga'yı bir gün tanıma şansınız olursa bu muallakye kibrit emanet etmeyin, ormanı yakar. o kadar gerizekalı bir adam. biz bu adamla hesapta iş yapıyoruz fakat her toplantı öncesinde 15 dk karı kız muhabbetini es geçmiyor. dedikoduyu kadınlar yapar ya hesapta, bu tolga pekekenti dedikodunun ağa babasını yapıyor, dedikodusunu yaptığı kişiler toplantıya katıldığında yalakalıkta sınır tanımıyor. ayşe hanımcığım, memet beyciğim fiks hitabet sanatı. ya dıbına koduğumun çocuğu ya ayşe de ya da ayşe hanım de, ağzını seyirte seyirte sonundaki cığım ekini ekleme. ya da ekle bin kurusu, senin gibi yavşağa yakışıyor. bu muallaknin bir elinde cüzdan ve telefon bir elinde de marlboro light paketi. yarım saatte bir plazanın önüne iniyor, sigara içmeye. gibtiğimin çocuğu sigara içmekten iş yapmıyor. tüm işini biz yönetiyoruz müşteriyi memnun etmek için çünkü pazarlama departmanının satın alma onaylarını da kendisi veriyor ve onu memnun etmezsek o şirketten para kazanamayacağımızı zaman zaman imalı şekilde yüzümüze vuruyor.

bu muallak kendini playboy sanıyor, o tiple ancak gibimin başı olursun tolga. sana verecek kadına meyve veren ağacı besleyen toprağı gibeyim. o kadar iticisin, o kadar huur çocuğusunki seninle toplantımız olan günlerde mutsuz uyanıyorum. o gudubet suratını ve leş sesini duyacağım için güne kötü başlıyorum ve tüm günüm kötü geçiyor. umarım bir gün de olsa benden erken ölürsün, eminim bu dünya sensiz çok daha güzel olur. öyle bir dünyayı en azından ömrümün son gününde tecrübe etmek isterim. saç traşını gibtiğimin tolga'sı, çoban olsan koyun emanet edilmeyecek adamsın ama yalanla dolanla head of marketing olmuşsun, adam olamamışsın.