-
8776.
+48*Tümünü Göster
tabağı geri bıraktım.
belki zamansızdı ama aklım takılmıştı,
düşünmeye başladım.
aysel,
belki sadece diğerlerine göre biraz daha açık biraz daha rahat giyindiği bazen de eve geç geldiği için adı "fır fır"a çıkmış aysel,
ablam öldükten sonra resmen görünmez bir el olmuştu bana.
hem sadece bana mı,
ablam ölmeden önce onun yanında da az mı durmuş, az mı bakmıştı ona.
ve aynı aysel hala her akşam bana yemek getiriyor,
iyi miyim diye bakmaya geliyordu.
ya ben?
ben ne yaptım ona.
anlamadan dinlemeden "gibtir git" dedim,
eylül'e ettiği laflara sinirlenerek ona tokat attım,
ama o ne gibtirip gitti, ne de o tokatın intikdıbını aldı benden.
aysel her zamanki ayseldi.
bi kaç defa konuşmaya ihtiyacı olduğunu söylemişti, bense her seferinde bana yanlamasın diyerekten uzaklaştım ondan,
bi defa bile sormadım "bi derdin var mı" diye.
"kafanı gibiyim ömer" dedim sesli bir biçimde.
aklıma bir fikir gelmişti.
direk içeri girdim.
tarifini ablamdan öğrendiğim o mükemmel pilavı yapmaya başladım.
pirinci yıkadım ve suyunu koydum.
10 dk kadar sonra pişmişti pilavım.
suyunu çekmesini bile beklemeden pilav tenceresinin kapağını ters çevirip üzerine aysel'in getirdiği tencereyi de koyup çıktım evden.
aysel'in evi zaten yakın olduğu için arabaya binmedim ve yürümeye başladım.
bi kaç dakika sonra aysel'in evine gelmiştim.
kapıyı çaldım,
çok geçmeden açıldı kapı.
elimdeki iki tencereyle beni gören aysel çok şaşırmıştı.
üstteki kendi tenceresini aldı direk.
-hayırdır. dedi
-kurunun pilavsız yendiği nerde görülmüş. dedim gülerek.
-burda. dedi eliyle kapıdan görünen yemek masasını göstererek.
davet beklediğimi anlayan aysel
-geçsene. dedi
nazlanmadan aykkabılarımı birbirine sürterek çıkartıp girdim içeri.
pilav tenceresini masaya koydum.
aysel kendi yemeğini de masaya koymuş ama henüz başlamamıştı.
o da aynı yemeği yiyordu ama arada bi fark vardı.
benim yemeğim et doluyken aysel'in kendine koyduğu yemekte 1 parça bile et yoktu.
-kendine ayrı yemek yaptın demek. diyerek takıldım aysel'e.
-ne alaka. dedi önce anlamayarak.
-bana getirdiğin etli kuru fasulye, sendeki sadece kuru fasulye. dedim
-ha, ben et sevmem ki, hepsini sana koydum. dedi
ya bu aysel beni salak zannediyor ya da kendini çok zeki sanıyordu.
aysel'i çocukluğumdan beri bilir en azından eti ne kadar sevdiğini bilebilecek kadar tanırdım,
gecenin 3'ünde beni kokoreç yemeye gitmek için çağıran insanın eti sevmeme ihtimali olur muydu hiç amk.
"neyse" dedim içimden ve utanmasın diye uzatmamıştım. -
-
1.
+3 -49oye 3 t taner yeee ilk yorum
-
1.
başlık yok! burası bom boş!