-
26.
+1neyi ulan neyi?
- yoo?
- öyleyse onun anlatması daha uygun olur.
hava iyice ağırlaşmıştı artık evde. göğsümü sıkıştırıyorlardı sanki.
- çaylar geldi. buyrun.
titreyen elime verdi çayı deniz, imalı imalı bakmayı da ihmal etmedi. deniz, onun gerçek kimliğini bildiğimi biliyor olmalıydı. artık hiçbir şüphem kalmamıştı.
bugün bu evde birisi ölecekti.
- şeker alabilir miyim denizciğim?
- tabi doruk ne demek.
karşımda kalitesiz bir ilkokul müsameresi oynanıyordu sanki. titreyen ellerimle çayı içemeyeceğimi fark edip yanımdaki sehpaya yerleştirdim bardağı. genzim kurumuştu, konuşmaya çalıştım fakat başaramadım. tüm gücümü toparlayıp,
- biri bana neler olduğunu anlatacak mı, diyebildim ve koltuğa yığılırcasına yaslandım.
ikisinin de gözleri bana bakıyordu şaşkınca.
- bir şey mi oldu aykut?
bitir artık şu saçma oyunu anlamında sırıttım deniz'e. birbirimizi o kadar iyi tanıyorduk ki...
- eh madem öyle küçük sırrımızı senle de paylaşabiliriz.
- öldürecek misiniz beni?
birbirlerine bakıp ortamın ağırlığına hiç de uymayan bir kahkaha patlattılar.
başlık yok! burası bom boş!