-
51.
+1merakla arabadan indim.Tümünü Göster
fabrikanın ana kapısından içeriye girdik. müdür bizi bekliyordu içerde. kancalara asılı sıra sıra kesilmiş hayvanlar gürültüyle çeşitli işlemlere tabi tutuluyordu bir yandan. ufak tefek adam gürültüden sesini duyurmak için bağırarak,
- koku için kusura bakmayın, buyrun arkaya geçelim.
bir koridordan içeri girdi. gürültü göreceli olarak azalmıştı. yaklaşık 5 dakika boyunca koridor içinde gezinerek bambaşka bir yere vardık. hala fabrikanın içindeydik fakat arka taraf farklı şekilde döşenmişti. burası bir fabrikadan ziyade, bir oteli andırıyordu.
adam girişteki resepsiyon gibi bir yere kartını uzattı. görevli kartı inceleyerek onay verdi ve sağ tarafı işaret etti.
- beni izleyin, dedi adam.
sağ taraftaki kapıdan içeri girer girmez birçok meraklı gözle karşılaştık. bu gözlerin sahipleri, üstü başı yırtık ve pis kimselerdi. bir kısmı sallana sallana ayakta yürüyordu, bir şeyler mırıldanarak. kimisi korku içinde etrafı süzüyordu. içlerinden birisi ufak adama yaklaştı ve:
- paramızı ne zaman alacağız?, diye bağırdı.
girdiğimiz kapının iki yanında duran görevliler bir anda adamın üstüne atlayarak etkisiz hale getirdiler onu. bu diğerlerine de bir gözdağı olmuş gibiydi, korku dolu gözlerle olan biteni izleyerek oturdukları yerde daha çok sindiler.
bu odayı ardımızda bırakarak başka bir mekana girdik. içerdeki kimseler diğer oda sakinlerinin tam tersi nitelikteydi, hepsi de pahalı giysiler içinde lüks koltuklar üzerinde oturuyorlardı. pahalı parfümlerinin kokusu odayı baştan başa doldurmuştu.
- merhaba müfettiş bey, diyerek yaklaştı zengin görünüşlü adamlardan bir tanesi ufak tefek adama. müfettiş ha?
- merhabalar efendim, bi sıkıntınız var mı?
- uzun süredir bekletiliyoruz burada, hizmeti ne zaman alacağız?
hizmet denince aklıma nedense cemaat olayları geldi. kendimi tutamayarak sırıttım. zengin adam gülüşümden alınmış gibiydi nedense.
- komik bir şey mi var küçükbey?
- küçükbey mi? aahahha.
son günlerde yaşadığım sinir bozukluklarını kahkahamın içinde dışarı atıyordum sanki. uzun süre tüm gücümle bağırarak kahkahama devam ettim. odadaki tüm gözler beni izliyordu.
- aykut, müşterilerimize karşı biraz daha saygılı olmalısın.
müşteri? taşlar yavaş yavaş yerine oturuyordu.
- pardon, acaba ne kadar para ödediniz " hizmet " için?
- aykut sessiz ol, diye uyardı müfettiş beni. durmaya niyetim yoktu, madem işi öğrenmem isteniyordu, öyle yapacaktım.
- 100.000 dolar.
bu fabrika gerçekten iyi iş yapıyordu.
başlık yok! burası bom boş!