0
kafamın içinde parçaları birleştirmeye çalışsamda mümkünü yok... doğru bildiklerinin yalan çıkmasının ne kadar derinden yaraladığını ilk kez tattım o an... ulan rüyamda gördüğüm karı bile bir rüya değildi, sanal bebek gibiydim... tamamen başkaları elindeki bir değiş tokuş metası yahut dolandırılmış bir tüccar... tüccar elbette, herkesin pay alacağı bir işe girip aslında görmediğim ortaklardan birine pay olarak ikram edilmiştim. söyleyecekleri daha fazla incitemezdi. yine de aklımda kalan birkaç soru işaretine cevap bulmak ümidi ile kıpırdadı dudaklarım...
peki bu kitabı neden bana verdin ? dedim
ahh o kitap dedi acı bir tebessümle, sana birşeyler vermeliyim ki ,seni ikna edebileyim dedi...
yani bu da mı yalandı ? dedim, cevabının hayır olmasını bekleyerek
''hala o küçük kafan almıyor değil mi ? seni başka nasıl ikna edebilirdim diyorum sana... beni nasıl kandırdılarsa ben de seni öyle tava getirdim. aslında tüm işi bu cinler yapıyor. biraz geniş düşünmeyi öğren artık.o kitap, elindeki gibik yüzük hepsi gereksiz birer ritüel... hepsi sana birşeyler yapılıyor izlenimi vermek adına uğraştırdığımız boş beleş işler.iş ne kadar komplike olursa o kadar çok 'bir mertebe' sahibi sanacaktın kendini... elbet kaçarı yok, birgün öğrenecektin.o da bugünmüş.
onu geçtim bu kitap içindeki onlarca şekil,bir anlam çıkan saçma sapan harfler ? madem ki beni kandıran kişisin ve seni de birisi kandırdı,o halde onu kandıranı kim nasıl kandırdı ?
onu kandıranda süleyman'ın bu harikalar ile insanlara hükmettiğini yayan kişinin zihniyetindeydi... benden pek uzak sayılmazsın hatada, beni suçlamayı kes !