+11
Sabah sessizlik;ak-12 ve rpg sesleriyle birlikte karşıdan gelen ak-47 seslerine karışıyor.
Karşı tarafın böyle bir şey beklemediği kesin;sağa sola ateş edenler var.
Silahın dipçiğini omzuma dayadım ve tetiğe basmaya başladım.
Omuzum bir ileri bir geri gidiyor;sol gözüm kapalı sağ gözüm ile
binadan çıkan militanlara nişan alıyor ve tereddüt etmeden sıkıyorum.
Yanımda ki telsiz ve frekans çekici;karşı tarafın konuşmalarını
bizzat bize aktarıyor;
-"Neler oluyor?"
-"Baskın yedik"
-"Çok yoğun ateş altındayız"
-"Hemen takviye gönderin!"
-"Beni duymuyor musunuz?"
-"ölüyoruz burdaaa"
Ne yazık ki bu konuşan adama cevap veren tek bir Allah'ın kulu yok;
çünkü frekans çekici aynı zamanda diğer telsizlerle iletişimi engelliyor
elime telsiz alıyorum ve;
-"Sen nereden Türkçe biliyorsun dıbına kodumun evladı"
-"Sen kimsin lan"
-"Seni birazdan öteki tarafa gibtir edecek kişi"
-"Gel ulan gel;bizde şehitler ölmez"
-"Senin şehit dediklerin bir hiç uğruna amından zütünden kurşun yiyenler"
-"Bekle ulan senin canını bizzat ben alıcam"
-"Tamam arkadaş kim kimi zütürüyor az sonra görürüz"
Telsizi köşeye koyup devam ediyorum atışa;fakat kulaklarım yavaştan çınlamaya başlıyor
çatışma o kadar şiddetli ki;ne siz ne ben böyle bir şey görmedim.
Telsizi tekrardan aldım;
-"RPG binaya 4 atış 4 isabet istiyorum"
-"anlaşıldı"
Emirden iki dakika sonra iki gürültülü patlama;binanın duvarları hafif
çökmüş dumanlar yükseliyor içeriden kendini dışarıya atanlar anında vuruluyor;
bahçe etrafında mevzi almışlar ise vaktimizi çalıyorlar.
"ismail buraya gel"diye bağırdım
Sürünerek gelen ismail;
"Emredin komutanım"
"Hakim bir tepeye çık;keskin nişancı tüfeğini kur ve indir"
"Emredersiniz komutanım"
Ben ise tekrar kafamı mevziden çıkararak;tekrardan ateş etmeye başladım.