/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1.
    +2
    Bakın az önce de açtım başlığı giblemediniz.

    güleyim mi ağlayayım mı karar veremediğim karşılaştırma, kuzum siz ciddi misiniz?

    bir yanda hakkında "çocuklara hitap ediyor" yorumunu yapabilmek için tek kitabını dahi okumamış olmak gereken harry potter serisi, diğer yanda 15'ten 45'e bir sürü dişinin sindrella kompleksini hortlatmış "romantiğim, romantiksin, romantik" konseptinden öteye gidemeyen sevgi böceği parlak vampirler kitabı.

    göz var izan var, okuduğunu anlamak diye birşey var yahu, harry potter evreniyle kıyaslanabilecek şey kesinlikle "canım edward'ım o kadar yakışıklı, o kadar romantik, o kadar battal gazi, o kadar übermensch, volvo'su o kadar parlak kiiii.." diye dönüp duran kuş beyinli bir kızla dizi ağası kılıklı bir vampirin taktan aşk hikayesi değil.
    biliyorum da konuşuyorum notu: birinin 7 kitabını hatmederek, diğerinin 3 kitabını hakkında yorum yapabilmek için okudum.
    ulan utanmasanız the lord of rings vs twilight diye karşılaştırma yapacaksınız. twilight denen seri kadar boş çok az kitap gördüm. sanki genç bir ergen kızın hayallerini anlattığı, içine küçük pembe kalpler çizdiği aptal defterleri okuyormuş gibi bir his uyandırıyor.
    harry potter'ın tüm kitaplarını okumuş biriyseniz bu kıyaslamanın ne kadar yersiz olduğunun farkına varmışsınızdır.

    kulaktan dolma bilgilerle harry potter hakkında yorum yapanlardansanız size mantıklı bir karşılaştırma gibi gelecektir.

    oysa rowling'in yarattığı evren çevresinde oluşturduğu kurgu, karakterler, mekanlar bile twilight ile karşılaştırılmaması gereken bir kitap serisi olduğunu anlamanıza yeter. belki harry potter'da hedef kitlesi olarak çocuklar seçilmiş ama herhangi bir biçimde bu serinin kalitesiz olduğu anldıbına gelmez. yine çocukları hedefleyen ama herkesin okuyup zevk alabileceği a series of unfortunate events gibi.

    twilight serisinde ise hedef kitle çocuklar olmayabilir ama anlatılanlar bir çocuğun hiç zorlanmadan yaratabileceği bir kurgu ve dünya ekseninde dönen olaylardan başka bir şey değil.

    harry potter serisinin her kitabında okuru meraklandıran, düşünmeye zorlayan sırlar, diyaloglar vardır. başlı başına snape karakterini yaratmak bile twilight'ın tamdıbını yazandan daha usta bir kalem olmayı gerektirir.

    en basitinden dumbledore kitabın bilge konumdaki karakteridir. twilight'ta bir bilge varsa olsa olsa carlisle cullen'dır. iki kitap hakkında da bilgiliyseniz bu iki karakterin dünyalarını kıyasladığınızda zaten farkı göreceksinizdir. bir yandan geçmişiyle hesaplaşan, hatalarından dolayı üzgün, en yakın arkadaşına, hatta eşcinsel bir ilgi duyduğu arkadaşına zarar vermek zorunda kalan, kız kardeşinin ölümüyle ilgili derin bir hikayeye sahip olan, karmaşık aile ilişkileriyle büyüyen, başarıya ulaşma hikayesiyle, karanlık lord'la olan geçmişiyle, sözleriyle ve hatta masmavi, insanın içine işleyen gözlerinin yarım ay şeklindeki gözlüğünün arkasındaki görüntüsünün tasviriyle dumbledore, diğer yanda ise tüm yaptığı insan öldürmemek olan bir vampir olan ve "çok çekiciydi, yakışıklıydı diye tasvir edilen" carlisle.

    stephen meyer'ın yaptığı lise çağındaki gençlerin bir takım arzularını, beklentilerini barındıran kalın kitaplar yazmaktır.

    rowling ise gençlere yarattığı yeni dünyayla, sınırsız bir hayal gücü, kusursuz bir olay zinciri, hepsi kendi içinde bir dünya barındıran karakterler (tipler değil, çünkü twilight'ta bazı karakterler tip olmaya daha yakındır) sunar. voldemort, snape ya da dumbledore, bu karakterleri yaratmak yakışıklı, zarif, zengin bir vampir yaratmaktan fazlasıdır.

    ayrıca bir de bunların stephen meyer ile stephen king'i kıyaslayanlarını görmüştüm. işte böyle bir durum.

    j. k. rowling de romanı yazmaya başlarken stephenie meyer gibi ev hanımı olan fakat geçen sürede kendini çok fazla geliştiren ve edebi anlamda bugün geldiği noktaya baktığımızda gerçekten yazabilen bir yazar. hikayesini inşa ettiği evren ise belki biraz bilindik mitlerden besleniyor ama rowling'in ne kadar yaratıcı ve vizyonu geniş bir yazar olduğunun ve de her romanında hikayesine ne çok şey kattığının seriyi okumuş olan herkes farkında.

    twilight ise, meyer'ın gerçekten de genç bir kızın ağzından anlatır gibi gayet basit bir dille yazdığı, okuması son derece kolay, edebi niteliği düşük bir roman. bunu yazarın işin kolayına kaçması olarak algılıyorum şahsen. zaten meyer'in yazarlık kabiliyeti de bu kadarına müsait olduğundan en azından hikaye kızın bakış açısıyla verilerek, kullandığı basit dile bir kılıf uydurulmaya çalışmış. kaldı ki sırf vampir klişelerini arındırmak orijinal bir hikaye ortaya çıkarmaya yetmiyor. rowling'in yarattığı dünya karşısında meyer'in sundukları kum tanesi kadar bile büyük değil.

    yazarlıklarını bir kenara koyalım, meyer okuyucu kitlesi seçerek bile ne kadar zayıf olduğunu göstermekte. bir yanda genç kızlardan başka tutunacak dalı olmayan twilight, öte yanda her yaştan ve cinsiyetten insana kendini sevdirebilme, keyifle okutabilme ve farklı dünyalara çekebilme potansiyeline sahip harry potter gibi seri. bir yanda, gerek yarattığı evren içinde ürettiği yeni kavramlar, bunlara bulduğu karşılıklarla, gerek zengin alt metinleriyle, gerekse ana karakterlerinin hepsini başarıyla çizmiş olmasıyla her türlü övgüyü sonuna kadar hak eden bir yapıt; öte yanda "gömleğinin içinden gözüken bembeyaz pürüssüz teni ve yunan heykelleri gibi karın kasları beni benden aldı" şeklinde geveleyen salak ergen bir kızın olduğu ve tüm kitap boyunca "- seni seviyorum edward, - biliyorum, - ama çok şapşalım, - evet öylesin ama senin bu halini seviyorum, düşüncelerini duyamamak hoşuma gidiyor, - ben de senin kokuna bitiyorum" şeklinde 10 sayfada bir aynı aptal aşık cümlelere maruz kaldığımız içi boş bir kitap.
    rowling fantastik kitap dünyasında bir dostoyevski ya da balzac ise. çünkü bu kadar karanlık, girift, ruhsal çözümleme entrika ve acımasızlık roman dünyasının bu iki yazarında bolca var. ( kıyaslarken kriter olarak belirlediğim bu. yoksa tam kıyas değil. şaşırmayın sakın )
    meyer olsa olsa osman aysu dur.
    her iki yazarın da tüm kitaplarını hatta rowling in minik kitaplarını * * * ve meyer' in daha piyasaya çıkmamış ama * * beşinci kitabı dahil okuduğum için çok rahat kıyaslıyorum.
    meyer daha ilkokul çocuğu gibi yazarken rowling profesör olmuştur. ha bu profesörlerin ordinaryusları kim derseniz çok kolay bir soru

    tabii ki tolkien, frank herbert, david eddings, trudi canavan, raymond e. feist, tracy hickman, margaret weis, r. a. salvatore ve ursula l. quine ' dir onlar.

    ama ben sapla samanı karıştırırım, elmayla armutu toplarım diyen varsa bu onların tercihleridir.
    saygı duyarım...
    ···
   tümünü göster