Var olduğuna dair ciddi tezlerinin hepsini çürütebilirim diyorum bende çürütülmüştür de zaten, aksi içinde geçerli bu.Felsefi olarak bir tanrının varlığı kanıtlanamaz diyorum ve kanıtlanamayan bir olgunun hayatımızda yer alması hiç bir önem arz etmemektedir.Örneğin ben sana şu an yerde mikro boyutta bir çaydanlık var desem sen bana kanıtını soracaksın,ben kanıtı yok ama çıkarımlarım sonucu bunun var olduğunu biliyorum derim çünkü neden olmasın senin aksi bir bulgun var mı diye sorarım ? Gerçekte onun orada olup olmadığını anlayamayız fakat hayatımıza bir etki etmediğini de gözlemleyebiliriz.Bu yüzden tanrının varlığına ihtiyacımız yoktur. ihtiyacımız yok ama var demek gereksiz laf ebeliğidir ya da ben bir kumaş pantolon dikebilirim ama bunun bir nedeni olması gerek nedeni yoksa gereksiz yer kaplar sebep ve sonucu yoktur o pantolonu dikmemin. Teist ve deist otoritede tanrı sebep ve sonucu olmayan bir varlıktır, belki vardır, belki yoktur ama gereksizdir. Bilim geliştikçe tanrının hayatımızda bir önem arz etmediğini fark edebiliyoruz. Bilimsel olarak ta bir tanrının olup olmadığını anlayabilmemiz için kainatın ve sınırlarının her bir köşesini gezip burada tanrı yok dememiz gerekiyor.Bu durumda senin bana göremiyoruz ama var demenin hiç bir anlamı yoktur çünkü mantıksal çerçevede bir fark teşkil etmemektedir. Zira bir delil göremiyorsam varlığı da yokluğu da benim için anlamsızdır.
Ha bu demek değildir ki felsefeye karşıyım elbette değilim. Felsefe insanın doğasında vardır insanın evrimleşen düşünsel zekasının bir getirisidir. insan doğası gereği düşünür ve sorgular, ancak gerçekte neyin doğru olup olmadığını anlamamız için felsefenin bir getirisi yoktur zira her insan çevresine bakıp olayları farklı yorumlar istediği yerden bakar fakat bilimde bu olanaksızdır. Soyutsal çıkarımla gözlemsel çıkarımların ayrıştığı nokta budur. Benim bu düşüncemde felsefik şu an mesela
* bilim çevresinde saygınlık kazanmış bilim adamlarında da bu görüşe hakim olanlar var.