1. 151.
    0
    evet deneyseldir. Oxfordda çalışmış yıllarca yurt dışında konferanslar vermiş hocayı ne üdüğü bilinmez bir adamın züt ettiğini sanıyorsunuz. Paralel evrenler teoremi olmasa kuantum fiziği çöker. Matematiksel ispatları vardır multiversenin.

    Bir elektron ile oynamakta olduğumuzu varsayalım. Q ve R adlı iki noktada, bu elektronu yakalayabilecek; örneğin artı yüklü iki iyonun oluşturduğu; nano ölçekteki iki potansiyel çukuru bulunsun. Elektron, hareketi sırasında ya Q'ya, ya da R'ye kaymış olabilir. Eğer Q'da yakalanmışsa farklı; R'de yakalanmışsa farklı delta fonksiyonu* formunda bulunacaktır. Q tuzağını solda, R tuzağını da sağda ele alıp, elektronun Q'ya yakalanmış olduğunu varsayalım. Q'da bulunan elektrona sol taraftan, yönü sola doğru olan bir elektrik alanı uygulayarak, elektronu harekete zorlayalım. Eksi yükler üzerindeki elektrik kuvvet, alana ters yönde olduğundan elektron, R tuzağına doğru harekete geçer. Yani Q dalga fonksiyonundan sıyrılıp, R dalga fonksiyonuna geçiş sürecine girer. Fakat yeterince kısa bir süre sonra, bu geçiş tamamlanamadan, elektrik alanını ortadan kaldıralım. Elektron iki arada bir derede kalır. Örneğin, R'ye geçişi %36 oranında tamamlanmış olsun; %64 oranında da Q'da kalmış olsun. Kuantum mekaniğinin garipliği, işte burada başlıyor. Sistem, yani örneğimizdeki elektron, bileşik kuantum durumunda iken konumu ölçüldüğünde, ilk elde ölçümün bize Q ve R'nin %64 ve %36 ortalamayla ölçülmüş olasılıklar vermesi beklenebilir. Halbuki sonuç öyle değildir. iki değerden birini rastgele verir. Peki %64 ve %36 olasılıkların anlamı nedir? Şudur; aynı deney yeterince fazla sayıda tekrarlandığında, ölçümlerin %64 ünde A, %36'sında B'de görünecektir. Kısaca anlamamız gereken, tek ölçümle, ağırlıklı bir ortalama değer bulunamayacağıdır.

    Kısaca deneysel olarak niteleyebilmemizin sebebi, budur. Ancak Paralel evrenler fikri, deneysel olduğu kadar, matematikseldir de. Fakat elbette ki, konu hakkında üç beş popüler bilim kitabı okuyup "Tanrı ve Kuantum Fiziği" gibi kitaplar, tezler yazarak sanki bilim üretiyormuş gibi saygınlık kazanma peşinde olan, bilimden uzak kimseler, bu tip uç fiziği anlamaktan çok uzaktırlar. Caner Taslaman gibi seyirciye oynamayı seven, durumdan duruma fikir değiştirip "agnostisizm" perdesinin arkasına sığınmayı iyi bilen, henüz bilimin temellerini anlamamasına rağmen bilim üretebildiğini sanan kişiler, bu işin en ilerisinde olan, Dünyaca ünlü bilim insanlarıyla ortak yayın yapan Prof. Saçlıoğlu gibi kişilerin aklından geçenleri okumaktan ciddi derecede aciz ve uzaktırlar. Dolayısıyla NTV'nin yaptığı kendilerine yakışmayan bir şarlatanlık olmuş ve birkaç laf ebesinin karşısına gerçek bir bilim insanını çıkarma gafletinde bulunmuşlardır. Prof. Saçlıoğlu da bu seviyesiz insanlara gereken cevabı vermiş ve bilimselliğe yakışır bir şekilde bilim tartışma kabiliyetinden yoksun insanları kendi başlarına bırakmıştır. Elbette bu hareketin başka çevrelerce sanki bir "mağlubiyet" gibi lanse edileceği, kilometrelerce uzaktan görülebilecek, gülünç, bilim karşısında ezilmiş ve cahilce bir harekettir ve sosyal medyada gördüğümüz de budur.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster