0
SAVAŞININ EN ÖNEMLi ÇAY MOLASI
Konferansta verilen molada Kağan çay içerken yanına yaklaşan ve savaşın idare ve planlamasının yapıldığı harekât merkezlerinde sürekli görev yapan Havacı Kurmay Albay’lardan biri,
-“Kağan bey raporunun çok çarpıcı idi. Çok iyi bir fotoğraf çekmişsiniz. iptal edilen füze ihaleleri konusunda hepimize iyi saydırdınız. Gerçekten de o dönem ve sonrası asker-sivil hepimiz hak etmiştik” dedi.
- “Füzelerin düştüğü şehirlerde şehit olan 2000’den fazla sivil hak etmemişti ama. Üç beş tane PAC ve Aster’le okyanusta hamsi yakalamaya çalışıyoruz hala daha” diye cevap verdi sitemkar ve kızgın bir ifade ile.
Komutan sözlerine devam etti, konuyu hızla değiştirerek,
- Ancak bir sorum var size. F-35 ile balistik füzeleri tespit etmek yani onu bir erken uyarı radarı gibi kullanmak rantabl değil. 70 tane hadi farz edelim 200 tane uçağımız var, her an iki tanesini havada olacak şekilde uçurmak ne kadar gerçekçi. Ne o kadar uçak nede F-35 pilotu var. Sizin gibi bir uzmana bu teoriyi yakıştıramadım doğrusu.
- Bende bu kadar kalabalık bir topluluğa ayrıntısını anlatacağımı düşünmenize inanamadım doğrusu. Gerisi bende saklı. Bu gün bir yem attım ve yetkili ya da uzman biri ilgilenir mi diye düşünüyordum. Ben nasıl yapacağımızı biliyorum.
-iyi işte hem yetkili hem uzman biri yemi yuttu. Anlat bakalım.
-Sizi tanıyorum ve görevinizide biliyorum. isterseniz ben sorayım siz cevaplayın, dedi Kağan. Sormaya başlamadan önce;
-Hava ve kara kuvvetlerimiz Suriye’de Ruslara göz açtırmıyor. Cebel-i Tarık, Süveyş ve boğazlar Ruslara kapatıldığından beri deniz kuvvetleri de bizimkilerin baskısından gayri-faal. Geriye tek canımızı okudukları füzeleri kalıyor. Bunları da önceden tespit edebilirsek Suriye’de savaş biter inanın bana. Şimdi füzeler çıkış yapmadan 15 dakika önce haberimiz olsa ve midcourse (orta yol) fazında da izleyebilsek nereye düşeceğini bilir önlem alırız doğru mu?
-Tabi ki,
-Yani füze çıkmadan yada çıkışa hazırlanırken haberimiz olsa. Havada bir F-35 olsa ve füze çıkışından da rotasını gördüğümüzden düşeceği yerden de haberimiz olur. Doğru mu?
-Eee.
-Böylece her seferinde tüm ülkeye verdiğimiz alarmlardan bıkan halk üzerinde meydana gelen bıkkınlığı ve korkuyu yeneriz. Malum son olayda bana bir şey olmaz diye pazar meydanında gezen insanlarımız şehit oldu. Oysa artık sadece tehlikede olan şehirlere alarm vereceğiz diyebilsek kimse sığınaktan kafasını çıkarmaz. En azından hangi santral ve fabrikaların elektriğini keseceğimizi biliriz doğru mu?
-Evet, mükemmel olur. Ama biliyorsun balistik füzeleri ilk önce Amerikan DSP uyduları görüyor ve bize haber veriyor diye Ruslar kapalı ve özellikle yağmurlu havalarda ateşleyip her seferinde ayrı bir şaşırtma taktiği ile bazen Suriye’de ki birliklere topçu roketi salvolarının arasında yolluyor. Biz DSP’den yani Amerikalılardan bilgisini alana kadar füze uzaydan Türkiye üzerine dalışa geçmiş bile oluyor. Malatya Radarı da sizlere ömür malum.
Kağan komutanın doğru adam olduğunu anlamıştı, devam etti,
-Özel kuvvetler ve hava kuvvetleri son zamanlarda mobil füze bataryalarına adeta göz açtırmadı. Bu sebeple Ruslar ve Suriye kuvvetleri tüm füzeleri hava savunma kalesi olan Hmeymin üssüne doldurdu. Hatta atışlardan önce sık sık Moskova olimpiyatlarında icat etikleri yağmur bombasını gökyüzüne bırakarak perdeleme yapmaya çalışıyor. Bütün bunlardan sizler haberdarsınız değil mi?
-Tabi ki.
-Güzel doğru yoldayız. O zaman sorulara başlayarak teorimi test edeyim.
-Rusların fırlatma kararından sonra Hmeymim üssünde iskender füzelerinin kamyon üzerinde dik konuma getirilmesi ve fırlatmaya hazır hale gelmesi kaç dakika?
-Yaklaşık 15.
-Yani komutanım bunu dışardan seyreden biri 15 dakika önce bunların ateşleneceğini biliyor. Bu füze R-17 Scud türevi ise 30 dakikayı geçer. Birde çöl iklimindeki üste fırlatma anında çok toz çıkarıyorlar. YAMAHA olmasın diye biraz üs dışına taşınıp oradan fırlatıldığını duymuştum buda doğru ise en az yarım saat.
-Eee. Ne yapalım, yani üsten adam mı ayartalım? Bunu denemedik mi sanıyorsun?
-Ayartmayın, adam yerleştirin. Üssün içinede değil. Üs dışından bir kilometre içinde herhangi bir yere dürbün mesafesinde. Öyle bir yer olacak ki iniş kalkışta ve uçak yüklemelerini görebilecek, ayrıca güney doğusunda depolanan balistik füze taşıyıcı kamyonları sürekli göz hapsinde tutabilecek bir tepeye. Mesela küçük bir yer altı mevziine vb.
-O adamı oraya kadar nasıl zütüreceğiz?
-Bu ben bilmem. Herkesin uzmanlığı farklı. O sizin işiniz asker olan sizsiniz. Dedi ve gülümse Kağan. Sormaya devam ederek,
-QRA bekleyen F-35 füzeyi görecek yüksekliğe erişmesi, AIM-120D NCADE taşıyan F-16’ların ise füzeyi vurmak için ateşlemesi kaç dakika sürer?
-Alarmdan itibaren sanırım 30 000 feet fazla bile... Eee, F-35 bunu toplam 10 dakikada başarır. Ancak F-16 füzeyi ateşlemek için yaklaşmalı yani Suriye hava sahasına girmeli tam AB’de gitse F-16 için 15dakika diyebiliriz.
-Komutanım! Bir an hayal edin orada öyle bir addıbınız var ki, tüm balistik füzeleri model model tanıyor ve size rapor ediyor. Sizde tipini öğrendiğinizden hemen menzil tahmini yapıyorsunuz. F-35 kalkıp füzeyi görüyor, F-16 15-20 dakika sonra yaklaşık fırlatmandan 3-5 dakika sonra vuruyor. Gerçi yetişmesi çok zor %5 bile vursanız süper başarı. Ama olsun amaç nereye ne zaman düşeceğini bilmek.
Kağan diğer ayrıntıları uzun uzun anlattıktan sonra,
-Komutanım biraz daha geniş düşünün gönderdiğiniz adam birde Rusların uçaklarda taşıdığı tüm mühimmata hakim olsa. Mesela her uçak kalkışında “şu kadar uçak şu mühimmatla kalktı” şeklinde rapor etse. Siz uçak mı, tank mı, gemi mi vurmaya geliyorlar anlamaz mısınız? Hatta üstüne bonus olarak üsteki tüm hava savunma füzelerinin durumları ile tüm uçakların harbe hazırlık durumlarını rapor etse.
-Yeter. Kes. Aklımı başımdan aldın!
Kurmay Albay ayrıntıları duydukça kafasında şimşekler çakmaya başlamış çok heyecanlanmıştı.
-Seni mutlaka birkaç gün içinde karargâha çağıracağım Kağan Bey. Sakın ortalıktan kaybolma telefonun hep açık olsun.
O gece yeni aşık olmuş sevgililer gibi ikisi de uyuyamadı. Birbirlerinin söylediklerini tekrar tekrar kulaklarında duyuyorlardı. Albay “Bu özelliklerde bir özel kuvvetler askeri yada istihbarat ajanını nereden bulacağım ve nasıl göndereceğim” diye düşünürken, Kağan’da ”bu adamı nereden bulacaklar bu ülkede benim muadilim olsa mutlaka bir yerde tanışırdım” diye düşünmekte idi.
Tümünü Göster