Paris antlaşması.. binsekizyüzbilmemkaç..

Keçecizade Fuat Paşa bizi temsilen sefir olarak orda hazır bulunuyor. müzakereler devam ediyor tabi. bi mola esnasında devlet temsilcileri goygoya düştüğü bir vakit,

küstah dingiliz "len" diyor "bizim sömürgeleri felan bi gez gör doğudan batıya üstünde güneş batmıyo mq"
ev sahıbısı fğansız durur mu yapıştırmış "sen hayır mı" diye söze girer "hala imparatorluksunuz burda gelip caz yapma. demokratik bi ülke burası ve ordu da dövlette gücünü halktan almakta"
italyan dayanamamış kafayı kaldırıp "aga" demiş "biz Venedik çocuuyuz her denizde çarpışırız icabında. akdeniz ticareti de bizden sorulur az sonra antlaşmada dizcem zaten maddeleri" diyerek boş yapmış.

bi o kadar küstah olduğu kadar kaypak aldığı kadar da densiz dingiliz,
damarlarında akan hadsizliği diline vurarak
ihtihzaya alır bir tavırla "Ee pasha! sen biğsey demeyecek misin?" diye sorar.

Fuat Paşa uzağa dalan gözlerini bi an bu sefillerin üstünde gezdirerek konuşur "ulan siz kimsiniz dünkü taklar?! hala en kudretli devlet Osmanlı en haşmetli millet Türk milleti, en güçlü asker şanlı ordu-yu humayundur" deyince bunlar yine alaycı kahkahalarla salonu inletirler.

sessizlikten sonra yamuk ağızlı ingiliz "ooo pasha! hasta adam kuvvetlendi de ayağa kalkip savasacak oyla mii" diyerek sütlü çayından bi yudum alır.

Fuat Paşa ayağa kalkar, elini kılıcın kabzasına atıp diğer eliyle, toplasan o salondaki adamlar kadar ağır olan madalyalarını göstererek:

"Bre! Biz içerden Siz Dışardan Yiye Yiye Bitiremedik Bu Ülkeyi!" der

o an ingiliz ağzındaki çayı almanın üstüne püskürtür sefirler birbirine blowjob yapmaya, versay sarayı hizmetçileri twerke başlar...

özet:

Beyler Çember Daralıyor!
TÜRK'ün TÜRK'ten Başka Dostu Yoktur Demek Ne Derece Doğru?
Devir Öyle Bir Devir ki
TÜRK bile TÜRK'ü Sırtından Vurur Oldu...