+2
yiğit ise, kendisine kucak açan ve yıllardan beridir ona katlanabilen ender insanlardan olan bu
adamın sahip olduklarına karşı farklı düşünceler ve saplantılar besliyordu..
ilk kez etrafında, kendi sahip olduğundan daha iyilere şeylere sahip olan, kendisinden daha mutlu
görünen birine rastlamıştı..
nasıl olur da onun olduğu bir yerde, ondan daha mutlu ve ondan daha varlıklı (maddi-manevi) biri
olabilirdi?
sinem e gizliden gizliye kafayı takmıştı..
kız bir süre dirense de, en nihayetinde çocuğun maddi ve manevi cazibesine karşı koyamamıştı..
sorun şu ki, alperin tüm bunlar haberi yoktu (en sonunda olacaktı tabi)..
o, redd in bir şarkısındaki gibi, "dokunup hissettiği kadının ona ait olduğunu" sanıyorken, sinem
gizliden gizliye yiğit ile işi pişirmekteydi..
aşk-ı memnu..
önce tavırları değişti sinem in..kaymalar oldu.. henüz yaş olan karakterinde bozulmalar ve
farklılaşmalar oluşuyordu.. alper bunu farketse de, sebebini bilemedi ve çok sevdiği için
görmezden geldi..
artık kavga etmiyor değillerdi..ve tahmin edebileceğiniz gibi genelde başlatan taraf sinem
oluyordu.. yine de alperin umrunda olmadı kendi kırgınlıkları..eh, bunlar ilişkinin tuzu biberiydi
değil mi?
sonra fiziken de değişmeye başladı sinem.. giyinişi, yüz ifadesi...
o brövesini bile çıkarmayan kız gitmiş, yerine gömleğinin üsten açık 2-3 düğmesinin altından
içindeki tişörtü (zaman zaman nerdeyse sütyeni) görünen kız gelmişti,
hayatında krem bile sürmemiş olan kız, artık kurallarının sınırlarını zorlar biçimde makyajla
geliyordu okula..
her zaman anlayışlı ve sevecen olan mimikleri, yerini kendini beğenmiş ve soğuk ifadelere
bırakmıştı..
bu değişimler bir noktaya kadar alperin de işine gelmişti "eh, artık koca kız canım, lise
son.. dişiliğini farketmesi normal" diye kendini avutuyordu..
ama sevdiği, aşık olduğu kadının böyle gelişimlere ihtiyacı yoktu ki? ondan böyle bir şey
istememişti ki? o zaman sinem neden sürekli bir gelişme çabası içindeydi?