Güzel kardeşlerim, bunu yeme şunu yeme gibisinden öğüt verenlerin hiçbirini dinlemeyin. Aslında yeme denilen birçok yiyeceği başka yollardan olsa da tüketmeliyiz. Şimdi paranıza kıyın ve bir diyetisyenin kapısını çalın. Hayatının hemen hemen her zamanında kilo problemi yaşamış biriyim; kulaktan doğma bilgilerle 24 kilo vermişliğim var, spor yapıp fit bir görüntüye sahip olmuşluğum var ancak her seferinde kat kat geri aldım ve sonuç hüsran. Bunları hepsi tak etti ve 2 ay önce bir diyetisyenin kapısını çaldım, ne araştırdım ne takuna püsürüne baktım. Kızılaydaydım, haritaya diyetisyen yazdım ve en yakınına gittim. Bu 2 ayda ne aç kaldım, ne gereksiz yorgunluk gibi seyler hissettim, ne de başka bir şey. Hayat rutinim olduğu gibi devam ederken bir yandan kilo vermeye başladım. Öğrenci evinde kaldığımı söyledim, peynir yemediğimi sütten nefret ettigimi söyledim. Tamam dedi, 150 gr biftek gibi 200 gr balık gibi salak ve uğraşması zor şeyler söylemedi. Ipler önce onun elindeydi, beni ve hayatımı tanıdı. Şunları şunları yiyceksin dedi, zaman ilerledikçe bana birim söylemeye ve ipleri elime vermeye başladı. 2 ayın sonunda 15 kilo verdiğimi öğrendim, ne geceleri ac uyudum, ne de diyetim için hayatımı düzenledim. Her şey normal akışıyla devam ederken diyet de bir köşeden uyum sağladı hayatıma. Artık son kilolardayım, yavaş yavaş serbest öğünlerle diyet dışı zamanlara adapte olmaya başlıyorum. Abi şöyle düşünün, düzenli beslenerek hayalinizdeki görüntüye ulaşabiliyorsunuz. Parasını da dert etmeyin. 4 seansı icin 250 ödüyorum, başlarda her hafta seansım varken şimdilerde daha aralıklı seanslarım. Bir düşünün derim. Kilo alamayanlar dahil.