/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 126.
    +29 -2
    Bir yandan o korkunç ipneden kopardığım bahşişe sevinirken bir yandan da taksiye ortak olabilirdi diyip korkuyordum. Böyle böyle nasıl bir badire atlattığımı düşünürken, yavaştan yavaştan durağa doğru sürüyordum, durağa yakın bir yerde, bir kadın ile genç bir çocuk bekliyordu, kadın el etti durdum, hiç nereye gideceklerini sormadım, kadın kokoş tiplerdendi, çocuksa takım elbiseliydi belliki zenginlerdi. iyi bir muhabbet, doğru tahminli bir şarkı ve sınırsız hizmet sağlarsam güzel bir bahşiş koparabilirdim.

    Kadın, Bülent Ersoy'un kaynakçı gözlüklerinden takmıştı boynunda pembe kütük kalınlığında yumuş yumuş bir fular vardı. elinde yelpazesi, kolundada aynısını tahtakale çarşısından 20 liraya alabileceğiniz pahalı bir çanta vardı, Erkek ise pahalı bir markadan giyinmiş olduğu takım elbisesiyle ön koltukta bürokrat havaları içinde taktığı rayban gözlükleri ile ortalığı kasıp kavurduğunu falan sanıyordu heralde züt oğlanı.

    Ben: Evet beyfendi ne tarafa doğru süreyim acaba

    Genç: Villa Bosphorusa doğru gidelim şoför bey.

    Ben: Tamamdır abim.

    Böyle dikiz aynasından falan bunları keserken muhabbete girmek için yol arıyordum, ama bunlar pek benim tarzda tipler değildi, biraz egolu insanlardı.

    Ben: Maşallah nede yakışıklı oğlunuz var Allah bağışlasın ablam. Yakışıklıda Allah esirgesin. ( Biraz sırıtarak olumlu cevap bekliyorum)

    Kokoş Karı : Ayyyhh.. Sen ne diyosun beğğ ucuz şey seni. Ne demek oğlunuz hıı, eşim o benim eşim. Haddini bil terbiyesiz.

    (Kokoş karı bu soruma çıldırmış olacakki, Banu Alkanın bayılma klişelerinin taklidini yaparak yelpazesini sıkı sıkı sallamaya " ayy, offf, poff " gibi bizim tırcı dayımız muhittin abinin ford cargosunun ventil seslerini çıkarmaya başladı. Ama ne yalan söyleyim taklitte başarılıydı.

    Ben: Pardon hanımef.. ( diyecekken genç bana ufaktan bir bakış atıp kaşlarını şöyle aşağı yukarı kaldırarak boşver demeye çalıştı, önüne dönerek elini ağzına kapatıp ciksi birde gülüş attı.)

    Ben anladımki bu alagavat bu kokoş karıyı parası için gibiyordu.

    "Kendi kendime helal olsun lan dedim. Sonuçta bu adamında ekmek kapısı buraydı. O da yolunu bulmuştu dıbına koyum. Diyecek birşey yoktu.

    Bunların Atatürkçü olduklarından emindim lakin ne benim şarkı numaramı yerlerdi nede bende şarkı açacak hal kalmamıştı. Bu kokoş karıya çok ters düşmüştüm.

    içimde bulunduğum durumun heyecanı ve şaşkınlıyla dalmış olacağımki sessiz bir ossuruk salmışım, etrafı çürük yumurta kokusu sardı, arkada hızlanmış olan yelpaze turbo moduna geçmiş, genç ise gözlüğünü çıkarmış camı açma peşinde ehuhuheuueh dıbına koduklarım şimdi düştünnüzmü elime diye bir iç geçirdim.

    Soğuk su almıştım bakkaldaba yanıma, 2-3 katı fiyatına satarım müşterilerime diye,

    Ben: Hanımefeni şeker fabrikası çalışıyor herhalde etraf kötü koktu buyrun bi soğuk su için dedim.

    Kokoş karı: Ayy teşekkür ederim dedi

    Genç: Abi banada bi tane verirmisin

    Ben: Tabi abim buyur kurban olduğum ne demek. ( Eeee kaz gelecek yerden tavuk esirgenirmi.

    " Verdim bunlara suyu lıkır lıkır içiyorlar dıbına koyum, en azından bi 10 lira su parası alırım diye arkaya Ankara'lı Turgut'tan kaymak lazımı açtım. Genç biraz güldü belliki oda benim kafadaydı.

    Neyse, kokoş karı ikramımdan ötürü olacakki Turgut reise pek ses etmedi.

    "" Gideceğimiz yere gelmiştik, Restaurantın kapısına çektim taksiyi, valeler geldi taksinin kapılarını açtılar, karı indi çocuk hemen inmedi elini cüzdanına attı, taksimetre 30 kağıt falan tutmuştu, 50 lira çıkardı su parasını söylemem izin vermeden hadi abim hayırlı işler dedi, ufakta bir bin gülüşünden sonra indi. Belliki akşama şakşuka vardı.

    Ben bu sevinçle durağa doğru giderken aynı zamanda önünden geçtiğim restaurantların camlarına yansıyan taksimin fırfırlı jantlarına bakarak gururlanıyor ve arkada dj armyden açtığım parçalarla patlıyarak ıhtan ıhtan ilerliyordum...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Ahahshahshs devam panpa
      ···
   tümünü göster