Hz. muhafazid Arapların, O gelmeden önce de giydiği sarığa, cübbeye sünnet ve sevap statüsü kazandırmak, şefaat yolu ile birilerini torpille cennete sokmak için mi gönderilmiştir?

Yoksa sadece çöl şartlarına ayak uydurmak için o kıyafetleri giyinip, Araplara ve bütün dünyaya iyiyi göstermek için mi?

ibadetler, ayetler ve dualar ne kadar ekmek o kadar köfte mantığıyla, okudukça, yaptıkça bilgisayar oyunlarında ki gibi sevap point biriktirip cennete kolay yoldan girmek için mi var? ya da daha fazla salavat getirip şefaat kazanmak için mi var? ya da abdest aldıktan sonra falanca duayı iki kere okuyan Sıddıklarla üç kere okuyan sahabelerle haşrolur gibi trickleri bilerek daha da kısa yoldan cennete girmek, kabir azabından yırtmak için mi?

Yoksa manevi yönümüzü güçlü tutalım diye mi?. Nereden geldiğimizi ve nereye döneceğimizi, bizi yokken kusursuz bir tabiat içinde var edeni, bize sağlıklı bir beden ve akıl vereni unutmayalım, ona bir teşekkür edelim diye mi var?

Müslüman nasıl yaşar? Zaten Allah'ın seçilmiş kulu olarak Müslüman bir ailede dünyaya gelip bir de üstüne farz ibadetlerini yerine getirerek cennetin ayağına gelmesini mi bekler? Bizde kibir olmaz deyip, Müslüman veya dindar ailelerde doğmayan insanların yaşam tarzlarına bakarak onları içten içe küçümser mi? onları potansiyel cehennem odunu olarak görür mü?

Yoksa, Hz. muhafazid gibi her tarafı kafirlerle. müşriklerle, putperestlere çevrili olsa da önce kendini düzelterek sonrada o insanlara örnek olarak islamı davranışlarıyla tebliğ mi eder? Cennet için değil, köşkler, huriler, yiyecek, içecekler için değil. Kendini düzeltmek ve daha da iyi olmak için mi yaşar?

Ne için yaşıyoruz, biliyor musunuz?