+29
Köyde bir kahveye geçip köyün ahalisine selam verdikten sonra bi çay söyledim. Çaycının çırağı yanıma geldiğinde karşıma oturttum. Bu köyde dede çalısı denen bir ağaç vardır. Bu ağacın olayı nedir gardasım bilgin varsa bana bi anlatırmısın diye sordum. Hemen yanımdan kalkarak çaycının yanına gitti kahvenın sahibi yanıma gelip bardağı masamdan aldı ve beni masamdan kaldırdı. Git burdan bu köyde bela istemiyoruz dedi. Bende ona çoban olduğumu 60'a yakın mal otardığımı bu köyün kendi köyüme gitmeden önceki son durağım olduğunu söyledim. Ve alabalıklı olduğumu belirttim. Zar zor sakinleştikten sonra Alabalıkta benim akrabalarım var kimlerdensin dedi. Avcılardanım dedim. Beni evine davet etti ve akşama kadar çay ocağında takıl akşam bize gider evde konuşuruz dedi. Şimdi söylersem olmaz köylü bu konulardan pek hoşlanmıyor dedi. Tamam dedim ve gidip muhtarla hayvanlarımın komda(ahırında) bu gece kalması için izin alıp geleyim dedim. Ardından kalktım ve köyün yukarısına doğru yürüdüm. Yolda ensemde bi soğukluk hissettim. Öğleden sonranın 45 derece sıcaklığında taşlar olduğu yerde patlarken bu soğuklukda neyin nesiydi? Ve hemen peşinden bir ses geldi. Kulağıma yol boyunca adhhab min huna, adhhab min huna min şerri, adhhab min huna min felakh diye fısıldadı. Koşmaya başladım ve soluk soluğa muhtarın kapısını yumruklamaya başladım...
Arkadaşlar entrylere şuku atın özellikle ilk entry'e seriden yazıyorum sabaha kadar burdayım.