Onlarca din, hayat tek bir düşünce yapısıyla tekrar tartışılabilir. Buna öğrenmişlik denir.
Doğduğunuzda öğrenmeye başlarsınız. Bazı refleksler doğuştan gelirken. Geneli öğrenilir. Ailenizi gözlemler nasıl konuştuklarını öğrenirsiniz. Önünüze çıkan her örnek sizi bilgilendirir. Bildiğiniz gibi(ya da bilmediğiniz gibi
*) birçok ülkede kar yağmıyor. Ve orada yaşayan bir insan kar hakkında çok az fikre sahip. internet olmadan önce çoğu yabancı; karı pamuk sanmış.
Burdan çıkaracağımız sonuç öğrendiğimiz kadarını biliriz. Düşünme şeklimiz bile ona göre gelişir. Peki ya bazı bilgileri hala insanlık öğrenmediyse? Evrende bir zaman yasası varsa? Adeta yerçekimi gibi. Hayal etmesi zor değil mi? Ama unutmayın ki bundan 20 yüzyıl önce uçağın olma ihtimaline ancak bir deli inanabilirdi.
işte sevmek de böyle öğrenilir. Çevrenizden gördüklerinizle. Böyle bir duygu olmayabilir. Belki sadece bir insan 0dan başlattı. Ve bize hoş geldiği için beynimiz bizi kandırıyor.
Yaşadıklarınızın ne kadarı gerçek? Amacımız ne? Amacımız olması gerekiyor mu? Cennete inansanız bile sonsuz bir yaşamı bize cezbedici kıldıracak nedir?
Her şeye sahip olanlar bile mutlu olamıyorsa varoluş amacınız nedir? Kendiniz için mi yaşıyorsunuz?
Soru sormayı dinsizlik olarak görmeyin. Ancak bir aptal sorularına cevap bulmadan bir gerçekliğe inanabilir.