+3
Uyandığımda ortalık aydınlıktı telefonu elime alıp saate baktım 9 buçuktu biraz uyuşuk bir şekilde kalktım öğleden önce kalkmayı pek sevmiyordum tam olarak kalakalmıştım gidip elimi yüzümü yıkayayım dedim sular yoktu amk neyseki su stoğum vardı sürekli git gel yapmamak için biraz fazla alırdım 4 tane 5 litre tuvaleti kullandıktan sonra temizlemek ve elimi yüzümü yıkamak için birini ayırdım 1 kullanışta yarısı gitmişti amk klozeti alaturka olsa bu sorun yaşanmazdı ellerimi yıkayıp mutfağa geçtim evim güzel bir yerdeydi şehrin çoğunu görüyordum zaten şehir pek büyük değildi yangınlar sönmüştü uğultu kesilmişti ocağı yakıp çaydanlıkta bir bardak kadar su kaynattım kahvaltıda çabuk çorba ile biraz ekmek yemeyi düşünüyordum ama su yavaş ısınıyordu ve ne zaman biteceğini bilmediğim için tüpü çok kullanmamaya çalışıyordum. Balkona çıktım sessizdi çok sessizdi. Sessizliği ne kadar sevsem de sonunun iyi bittiğine hiç şahit olmadım “pat-pat” balkonun kapısını kapatıp içeri girdim dış kapıdan ritimsiz bir tıklama geliyordu biri iki elini havaya kaldırıp sırayla aşağı indirerek kapıya vuruyordu ağzımdan fısıltı halinde şu kelimeler çıktı “ananı gibeyim bu bu kadar erken olmamalıydı” ocağı kapattım sessizce kapıya yaklaşıp delikten baktım.