0
-ben eylül.
-tanışacak zaman mı sence şu an?
Kaleiçi sokaklarından konyaaltı caddesine uzun bir koşuydu bu. Olanlara akıl sır erdiremiyordum.
-peşimizdeler, devam et!
-bu bir şaka olmalı.
Maalesef değildi ve konuşmaya başlamadan önce iki el silah sesi duymuştum. Koşmaktan boğazım kurumuş, vücudumun tamamı ter içinde kalmıştı. Çalıların arasına atladık son durak olarak. Dakikalar birbiri ardına geçerken belki de bir saati buldurmuştu. Artık güvendeydik. Hayır değildik! Biraz önce yaşanan delice şeylerin hiçbir açıklaması yoktu.
-neden beni de peşinde sürükledin?
-hadi ama eğlenmiş olduk hem, çok heyecanlıydı.
-ben yokum. Ailem beni burada okuyorum diye biliyor, ben kurşunlardan kaçıyorum. Böyle eğlenceyi de gibeyim, seni de!
Sinirle yoluma devam ettim. Bir fahişe yüzünden canımdan olmak istemiyordum. Barda tanışıp muhabbet ettiğim kız mekan sahipleriyle tartışmış olay bana patlamıştı. Mekanı yaka paça terk ederken söylediği küfürler, hakaretler silahları olduğu yerden çıkartmıştı. Eve gelip üstümü başımı değiştirdim. O sırada bir ekgiblik olduğunu fark ettim. Cüzdanım yoktu. içinde gelecek aylığım vardı. O an kainattan başlayıp buraya geldiğim güne kadar her şeye sövmüştüm. Sinirden ağladığım ilk geceydi hayatımda.