/i/İnanç

İnanç
  1. 26.
    +1
    ne hikaye anlatıyorsun?

    savaş bu
    http://www.wiki-zero.co/i...ZhX011aGFyZWJlc2lfKDYyNyk

    muharebe alanı bu
    http://www.wiki-zero.co/i...FtbWFkX2FkaWxfcmFpcy5QTkc

    harita da bu
    https://www.google.com.tr...1d35.4731895!2d31.5590287
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      Birincisi Ninova Savaşı Roma'nın kaybettiği değil kazandığı savaştır, yanlış anlamışsın gelmiş hikaye anlatıyor diyorsun ahah :D Dur konu hakkında bilgilendireyim seni.
      Bizans imparatorlarından Herakleios, 3 Ekim 610 yılında Kuzey Afrika birliklerinden oluşan ordusuyla istanbul’a gelip tahtı ele geçirdiği sırada devlet, siyasi, askeri ve ekonomik yönlerden kargaşa içerisindeydi. imparatorluk hazinesi iflas etmişti ve paralı asker sistemine dayanan ordu, zayıf ve güçsüz bir haldeydi. Batıda bu durumdan faydalanan Slavlar ve Avarlar, Balkan eyaletlerini yağmalarken, Doğuda Sasaniler, Anadolu içlerine kadar uzanan akınlar düzenliyorlardı. Bu saldırılar sonucunda 613’te Sasaniler, irminiye, Suriye, Şam, Dımaşk, Antakya ve bir yıl sonra da Kudüs’ü işgal ettiler. Kudüs’teki Kutsal Mezar Kilisesi, Sasani orduları tarafından yakıldı ve Hz. isa’nın gerildiğine inanılan kutsal haç Medaine zütürüldü. Yahudilerin de desteğiyle Kudüs’te katliam yapan Sasaniler, 618-619 yılında Mısır’ı ele geçirdiler. istanbul önlerine kadar gelen Sasani kuvvetleri şehri kuşatmaya çalışırken, Slav-Avar akınları sebebiyle Balkanlar’daki Bizans hâkimiyeti de çöktü. Bu gelişmeler üzerine imparator Herakleios, başkenti Kartaca’ya nakletmeyi bile düşündü.
      imparatorluğun parçalanması yakın görünüyordu. Karşı karşıya kalınan durum nedeniyle başkentini Kartaca’ya nakletmeyi düşünen imparator Herakleios; Patrik Sergios ve istanbul halkının baskısı sonucu bundan vazgeçerek bozulan askeri ve idari yapılanmayı düzenlemeye girişti. Kilise’nin de tüm imkânlarını seferber ettiği bu toparlanma ve reform sürecinde paralı askere dayanan ordu sistemi yerine, mevcut asker ve komutanlarla halka askerlik karşılığında toprak, arazi verilmesi uygulamasına geçildi. Bu yeni askeri eyalet sistemiyle kuvvetli ve yerli bir ordu kurmayı başaran imparator Heraklieos, Mısır’ın kaybedildiği 618-619 yıllarında, saldırılarını sürdüren Avar Hakanı ile bir barış antlaşması yaparak Avrupa’daki bütün kuvvetlerini Anadolu’ya kaydırma imkânı buldu. Bizzat imparator Herakleios’un komuta ettiği Bizans orduları, 622 yılından itibaren Sasanilere karşı savunmadan saldırıya geçti ve Toros dağlarının güneyindeki Issus’da onları yenilgiye uğratarakAnadolu’dan çıkardı. Rum Suresi’nde haber verilen zaferler döneminin başladığı bu yıl Hz. muhafazid de Mekke’den Medine’ye hicret etmekteydi. imparator Herakleios, savaşı Sasani topraklarında sürdürerek birçok şehri zaptetti ve Sasanilerce kutsal sayılan Gence’yi ele geçirdi. Sasani Hükümdarı II. Hüsrev, Perviz şehrinden kaçarak geri çekilmeye başladı. Bizanslılar, Kudüs’ün yağ­malanmasına karşılık olarak buradaki kutsal Zerdüşt mabedini tahrip ettiler. imparator, Doğuda savaşı sürdürürken 624’te Sasaniler Avarlarla ittifak kurarak istanbul’u kuşattılarsa da geri çekilmek zorunda kaldılar ve Sasani ordularının ardı ardına gelen mağlubiyetleri devam etti. Kafkas Hıristiyan Kabileleri ve Hazar Türkleri ile ittifak yapan imparator Heraklieos, Hazarlar tarafından terk edilen Rhahzadh komutasındaki Sasani ordusunu, 627 yılındaki Ninova Savaşı’nda kesin bir yenilgiye uğrattı ve Bizans zaferleri doruk noktasına ulaştı.
      Yani Roma'nın yenilgiye uğradığı yer Ninova değil, Lut Gölü Havzasıdır. Lut Gölü Havzası'da "edna el-ard" yani yeryüzünün en alçak yeridir. Ben hikaye falan anlatmıyorum dostum. Başka sorun var mı :D
      Tümünü Göster
      ···
    2. 2.
      +1
      verdiğim ilk linkte sağda yazan bu zaten. bu kadar yazacağına okusaydın keşke.
      Sonuç Bizans imparatorluğu zaferi.
      ···
    3. 3.
      0
      Dostum bende diyorum ki Ninova Zaferi kazandıkları savaştır, kaybettikleri değil. Sen kaybedilen savaşı değil zaferin yaşandığı savaşı anlatıyorsun.
      “Elif, Lam, Mim. Rum (orduları) yenilgiye uğradı. Yeryüzünün en alçak yerinde. Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir.
      Üç ila dokuz yıl içinde. Bundan önce de sonra da emir Allah’ındır. Ve o gün müminler sevineceklerdir. (Rum, 30/1-4)

      Burada Rum orduları yenildi diyor, yendi demiyor. Yenildiği yere de yeryüzünün en alçak yeri anldıbına gelen "edna el-ard" diyor. Burasıda Lut Gölüdür.
      Ninavo Rumların galip geldiği savaştır. Ve bu galip geldiği savaşta Kuran'da belirtilen zaman diliminde gerçekleşmiştir, 3 ila 9 yıl içinde. Ninavo Savaşı ile Kudüs gibi toprakları geri aldılar. Kaybettikleri savaş Lut Gölü Civarı idi, Ninavo değil. Nelerle uğraşıyoruz :D
      ···
    4. 4.
      +1
      kaybettiği savaşın linkini atarsan sevinirim öyleyse ben bulamadım. ayrıca bu doğru bir tahmin olsa bile o kadar akıl dışı ayet var ki bir ayetle sıvayamazsın hepsini. bir de 3 ile 9 yıl meselesi olayın ilahiliğini çok bozuyor kabul etsen de etmesen de.
      ···
    5. 5.
      +1
      araştırdım yabancı forumlarda da kesin bir kayıt yok demişler. sen üfürmeye devam et ama. :D
      ···
    6. 6.
      0
      Dostum ilahiliği bozduğu bir durum yok. Bak ateist, agnostik forumlardan beslendiğin kadar islamik sitelerden de beslen. Çift taraflı. Tek tarafa bağımlı olma. Ateist forumlarda yalanlanan ve üstü çizilen ayetlerin islamik sayfalarda savunması var. Elbette size onu göstermiyorlar. 15 16 17 yaşındaki, daha islam hakkında bilgi sahibi olmayan gençlerimizi kolaylıkla alıyorlar. Belli ki sende bu tuzağa düşmüşsün.
      Yapma dostum.
      ---
      Ayette geçen "Ednâ'l-arz" deyimi hem "yakın bir yerde," hem de "arzın en aşağısında" anldıbına gelmektedir ki, anlatılan olay için her iki anlam da geçerlidir. Şam ve Kudüs'ün iranlılara geçmesiyle sonuçlanan savaşın cereyan ettiği Lût Gölü bölgesi Araplara yakın bir yer olduğu gibi, karaların en alçak noktasını teşkil etmekte ve deniz seviyesinin 395 metre aşağısına isabet etmektedir.

      Esasen bu ayette, gelecekle ilgili birden çok mucize söz konusudur.

      Bir beşerin hem de okuma – yazma bilmeyen bir beşerin gaybdan haber vermesi ve verdiği haberlerin her zaman doğru çıkması asla mümkün değildir.

      Gaybı, gelecek ve geçmiş olarak ikiye ayırdığımızda; gelecekten haber vermesi hiçbir cihetle mümkün değildir. Geçmişten haber vermesi ise, şayet haber verilen olay meşhur değil ve insanların günlük hayatta konuştuğu bir konu değilse ancak okuma – yazma bilmesi ve geçmişe dair eserleri incelemesi ile mümkündür.

      Hal böyle iken, bir beşer görseniz ki, hem gelecekten haber veriyor, hem de okuma – yazma bilmemesine ve bir satır bile okuyamamasına rağmen geçmişten haber veriyor ve verdiği bu haberler doğru çıkıyor. Acaba, bu haberleri veren zatın Allah’ın peygamberi olduğundan ve bu haberlerin yazılı bulunduğu kitabın Allah’ın kitabı olduğundan hiç şüphe edilir mi?

      Hayır, asla… Zira gaybı, Allah-u Teâlâ’dan ve O’nun öğrettiği kişiden başka kimse bilemez.

      ilgili ayetin meali şöyledir:

      “Elif, Lam, Mim. Rum (orduları) yenilgiye uğradı. Dünyanın en alçak yerinde. Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Üç ile dokuz yıl içinde. Bundan önce de sonra da emir Allah’ındır. Ve o gün müminler sevineceklerdir. (Rum, 30/1-4)

      Şimdi, bu ayet-i kerimenin işaret ettiği delilimizi inceleyelim:

      613-614 yılları arasında Mecusi olan Pers orduları, Hıristiyan olan Bizans ordularını mağlup etmiş ve çok ağır bir yenilgiye uğratmıştı. Mekke müşrikleri, Ehl-i kitap olan Hıristiyanların mağlubiyetine çok sevinmiş ve Müslümanlara: “Eğer Allah sizin dediğiniz gibi yegâne galip olsaydı, Ehl-i Kitap olan Bizans’ı üstün getirir ve Perslere karşı galip kılardı.” demişlerdi.

      Bunun üzerine Kur’an-ı Kerim, bir mucize olarak, o an imkansız gibi gözüken gelecekteki bir sonucu haber verdi: 3 ile 9 yıl arasında Bizans Perslere galip gelecek ve bununla Müslümanlar sevinecekti.

      Nitekim Hz. Ebubekir Allah’ın bu vaadine dayanarak, Perslerin galibiyetine sevinen müşriklere: “Allah sizin sevincinizi fazla sürdürmeyecek, çünkü O birkaç sene içinde Rumların tekrar galip geleceğini haber verdi” dedi. Hz. Ebubekir’in bu sözü üzerine müşriklerden Ubey b. Halef iddiaya girmeyi teklif etti. On deve üzerine ve üç yıl içinde Bizans’ın galip gelip gelemeyeceği hususunda iddiaya girdiler.

      Hz. Ebubekir olup biteni Peygamber Efendimiz (sav)’e anlatınca, Efendimiz: “Ayette geçen “bid’” (بِضْعِ) sözünün 3 sene değil; 3 sene ile 9 sene arasını ifade ettiğini, bu sebeple, süreyi de deve sayısını da üç katına çıkarmasını Hz. Ebubekir’e söyledi.

      Bu sefer, 9 sene içinde Bizans’ın galip gelip gelmeyeceğine dair 100 deve üzerine bahse girdiler. Gerçekten de, Tirmizi’nin Sahih’inde haber verdiğine göre, Bedir savaşına denk gelen günlerde Bizanslar Perslere karşı yaptıkları savaşta galip gelmiş ve böylece Kuran’ın gaybdan verdiği haber tahakkuk etmiştir. Hz. Ebubekir, Ubey ibn-i Halef’in varislerinden, kazandığı develeri alarak Peygamber Efendimizin tavsiyesi üzerine fakirlere dağıtmıştır.

      Kısacası, herkesin Bizans’ın yok olmasını beklediğini bir dönemde, biraz önce ifade ettiğimiz gibi, Rum Suresi’nin ilk ayetleri vahyedildi ve Bizans’ın 3 ilâ 9 yıl içinde yeniden galip geleceği haber verildi. Bu galibiyet öylesine imkânsız gözüküyordu ki, bu habere Müslümanlar dışında kimse inanmamıştı. Ama Kur’an’ın tüm haberleri gibi bu da hiç kuşkusuz gerçekleşecekti ve gerçekleşti.

      622 yılında Heraklius Ermenistan’ı işgal edip Persleri yenerek çeşitli zaferler kazandı. 627 yılının Aralık ayında, Bizans ordusu ile Persler arasında büyük bir savaş daha oldu. Bizans ordusu, Persleri bu savaşta yenilgiye uğrattı. Birkaç ay sonra da Persler işgal ettikleri yerleri Bizans’a geri veren bir anlaşma imzalamak zorunda kaldılar.

      Böylece Allah’ın Kur’an’da bildirdiği “Rum’un zaferi”, ayetteki “üç ile dokuz yıl içinde” ifadesiyle dikkat çekilen zaman aralığında, mucizevî bir şekilde gerçekleşmiş oldu.

      Bir insan düşünün; tek başına çıkmış, “Ben Allah’ın peygamberiyim ve bu kitap da onun kitabıdır.” diyor. Ve inatçı kavminin içinde ona iman eden çok az insan var. Ve o olması imkânsız gibi çok zor görünen bir mesele hakkında korkusuzca, hiç tereddüt ve telaş göstermeden büyük bir cesaretle hatta vaktini ve yerini dahi tayin ederek haber veriyor.

      Etrafındaki insanlar şaşkınlık içinde, hatta bu meselenin olmasını imkânsız görenler müminler ile iddiaya giriyorlar. Eğer bu haber yanlış çıksa, “olacak” dediği hadise olmasa, onun doğruluğuna ve peygamberlik davasına gölge düşecek; ama o kendinden çok emin bir tavırla “Olacak!” diyor.

      Peki, bu hadise bir zaman sonra tıpkı onun dediği gibi vuku bulsa, acaba o zatın harikulade bir zat olduğu ve getirdiği kitabın da Allah’ın kitabı olduğu hususunda bir şüpheniz olur muydu?

      Elbette hayır! Çünkü gaybı ancak Allah ve Allah’ın öğrettiği kişiler bilir. Bir insanın gaybı bilmesi mümkün olmadığı gibi, gelecekten haber vermesi de hiç mümkün değildir.

      Bu ayetlerde yer alan bir başka mucize de, soruda geçen konudur. O dönemde kimsenin tespit etmesinin mümkün olmadığı coğrafi bir gerçeğin haber verilmesidir.

      Rum Suresi’nin 3. ayetinde, Rumlar’ın “Dünyanın en alçak yerinde” yenildikleri belirtilir. Bu ifadenin Arapçası “edna-l arz(d)” dır. “Edna” kelimesi, Arapça’da “alçak” manasına da gelen “deni” kelimesinden türemiştir ve “en alçak” anldıbına gelir. “Arz(d)” ise yeryüzü demektir. Dolayısıyla “edna-l arz(d)” ifadesi “yeryüzünün en alçak yeri” manasına gelmektedir.

      Bu ifade, Kur’an’ın indirildiği dönemde bilinmesi asla mümkün olmayan çok önemli bir jeolojik gerçeğe işaret etmektedir. Şöyle ki:

      Dünyanın en alçak yerini araştıran bilim adamları, bu noktanın, Bizanslıların, 613-614 yıllarında yenilgiye uğradığı yer olan Lut Gölü havzası olduğunu bulmuşlardır. Bizans imparatorluğu ile Persler arasındaki savaşın gerçekleştiği söz konusu yer, Suriye, Filistin ve şimdiki Ürdün topraklarının kesiştiği bölgede yer alan Lut Gölü havzasıdır. Lut Gölü çevresi deniz seviyesinden 395 metre aşağıda yeryüzünün “en alçak” bölgesidir.

      Yeryüzünün en alçak bölgesini bilimsel bir çalışma olmadan tespit etmek imkansızdır. Ve bir insanın kendi ilmi ile bunu bilmesi asla mümkün değildir.

      O halde sorumuz şu olsun: Çağımızdaki teknik imkânlar ile ancak tespit edilen bir gerçeğin bundan 1400 sene önce Kur’an’da ifade edilmesini ne ile izah edeceğiz? Ona “Allah’ın kitabı” demeyeceğiz de “Bir beşer sözüdür” mü diyeceğiz? Böyle bir kitaba “beşer sözüdür” demek, hakikate göz kapamak ve hakkı inkâr etmek demektir.
      ---
      Sorularla islamiyet gibi sayfalardan da beslen. Bu yazı da oradan alıntı. Bende Ateist, Agnostik forumlara bakıyorum. Sonra da buna verilen cevaplara bakıyorum. Bir adımı atıyorsan ikincisini, üçüncüsünüde at dostum. Saygılar :')
      Tümünü Göster
      ···
    7. 7.
      0
      Rum ordularının yenilgiye uğradığı, Anadolu'dan atıldığı ve imparatorluğun parçalanma noktasına geldiği bir gerçektir. Buda bu savaşla olmuştur.
      ···
    8. 8.
      +1
      merak etme sık sık girerim ben de sorularlaislamiyet.com'a hatta itiraf edeyim en çok kafamı karıştıran ayetlerden biridir bu ama dediğim gibi savaşın orada olduğuna dair kesin bir kanıt yok. sorularlaislamiyet de kaynak belirtememiş. doğru bile olsa bu ayet, bir ayetle islamın kanıtlanması da mümkün değil benim açımdan çünkü izah gerektiren bunun 10 katı kadar ayet var. biraz sinir bozucu olacağım ama kuranın değiştirilmiş olma ihtimalini de değerlendiriyorum. saygısızlık etmek istemesem de masal gibi geliyor kurandaki bir sürü şey. kesin olarak yoktur demiyorum fakat özellikle islama inanmak için yeterli sebep bulamıyorum.
      ···
    9. 9.
      0
      Dostum Lut Gölü Havzasında bulunan kalıntılar en önemli gerçektir. Ama buna sonra değinelim.
      Kuran'da ki matematiksel kelime tekrarları ile verilen mesajlar neredeyse sayı ile ölçülemeyecek kadar fazladır. Aşağıya yazdığım entrynin bire bir kopyası:

      Allah her şeyi ilmiyle kuşatmış ve birbir sayıp kaydetmiştir. (72/28)
      Rakamlanmış bir kitaptır o. Yakınlaştırılmış olanlar tanıklık eder ona! (83/20-21)

      Şeytan 88
      Melek 88
      Ceza 117
      Affedilmek 234 (2 katı kadar, göndermeyi anlayabiliyor musunuz?)
      Kötüler 3
      iyiler 6 (Yine öyle..)
      Cennet 78
      Cehennem 77
      (Kuran'da 7 cennet kapısı olduğu ifade edilirken, hadislerde 8 olduğu ifade edilmiştir. 1 ekgibte buraya göndermedir. En doğrusunu Allah bilir.)
      Resül 513
      Kuran'da ismi geçen resüllerin isimlerinin tekrar sayısı'da 513
      içki 6
      Sarhoşluk 6
      Zekat 32
      Bereket 32
      Şüphesiz Allah katında isa'nın durumu Adem\'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı ve sonra ona ol dedi. O da hemen oluverdi.(Ali imran Suresi 59. Ayet)
      Burada Hz. isa ile Hz. Adem'in aynı olduğuna dikkat çekilmiştir, ve aynı sayılarda geçmektedir.
      Hz. isa 25
      Hz. Adem 25
      Gün 365 (Miladi takvim gün sayısı)
      Gün (diğer türevleriyle) 354 (ki buda hicri takvime göre gün sayısı)
      Ay 12
      Günler (çoğul) 30
      Ay 27 (Ay'ın bir günde kendi etrafında dönmesi Dünya\'da 27 güne eşittir)
      defa geçmektedir.

      Şimdi bunların bir insanın elinden, ki 40 yaşına kadar okuma yazma bile bilmeyen bir insandan söz ediyoruz, çıkma ihtimali var mıdır? O dönem yapay zekalı bilgisayarlar, bunu oluşturabilecek yazılımla çalışacak teknolojiler yok. 7. yüzyıldan bahsediyoruz. Cezanın 117 kere, Affedilmenin ise 234 kere kullanılıp kula ince bir mesaj veren hangi kitap vardır?
      Demirin atom numarasını ebced hesabı ile gizleyen başka hangi kitap vardır?
      Bunlar gerçekler dostum. Ben gerçekten üzülüyorum. islam'a sayıp sözdüğü zaman kendini modern sanan bir nesil yetişiyor. Dini gericilik olarak gören bir nesil yetişiyor. Lütfen yapma dostum, lütfen.
      ···
    10. 10.
      +1
      Ya inanma şunlara bir sürü defa yalanlandı bu meallerde sayılar yakın bile değil. Şifre mifre yok.
      ···
    11. 11.
      0
      Play Storeden Kuran uygulamasını indirip baksan dahi hangi kelimenin kaç kere geçtiğini görebiliyorsun. Ve yalan diyorsun, neyse..
      ···
    12. diğerleri 9
   tümünü göster