1. 151.
    0
    Kaplumbağa belki de son kez çekti kokusunu toprağın, belki de son kez dolandı otların arasında, belkide son kez kıskandı kuşları. Kıskançlığını hiç kabullenmemişti kaplumbağa, aslında haksızda sayılmazdı. Bakmayın kıskançlık dediğime. Aslında haklıydı kaplumbağa, bunu sadece ben ve kaplumbağa biliyor.

     Gençti insan yaşına göre yaşı. Çocuktu kaplumbağa yaşına göre. Ve âşıktı özgürlüğüne kuşların. Ta ki kuşların özgürlüğünün yerde hürce dolaşmak olduğu düşesiye kadar aklına. Ve o gün karar verdi ölümün asıl hürriyet olduğuna ve ona ulaşması gerektiğine. Ve karşı dağlarda batan güneşin turunç şenliğinde karar verdi uçmaya ve ölmeye.

     intihar etmeyecekti kaplumbağa, uçmasının tek yolunun sonu ölümdü. Fakat sonu ölüm olmasa bile bu yolun sonu, intihar edecekti hemen sonrasında. Sabaha kadar dolaştı otların arasında, yeşilin kokusunu çekti içine, en derinine. Yeşil renktir, kokmaz demeyin. Her renk hissettirir biraz duyguyu, biraz tattırır lezzeti ve kokar farklı farklı, her ton.

     Ve şafak söktüğünde son kez sarıldı toprağa. Ve attı kendini kabuğunun üstüne. Ters dönmüştü, ve uçuyordu pamuk gibi bulutların üzerinde, gökyüzünün maviliğinde. Ölene dek uçtu; pişman olmadı uçmasından ve yaptığı diğer şeylerden. Mutluydu ölmeden önce. Son anında hatırlamıştı doğduğu anı. Hürdü her şeyden herkesten daha fazla…
    ···
   tümünü göster