0
Dişi oyuğun zeminini ıslak ve katlanmış ölü yapraklarla yumuşatır Bu gereci kıvırdığı kuyruğu ile yuvaya taşır Ornitorenk kuş yumurtasından daha yuvarlak ve sürüngen yumurtasına benzeyen küçük kösele gibi yumurtalar bırakır Dişi genelde 11 mm çapında iki yumurta bırarır ama kimi zaman bu sayı 1 ya da 3 olabilir Yumurtladıktan sonra dişi bunların çevresine kıvrılır Kuluçka süresi üç bölüme ayrılır ilkinde embriyonun fonksiyonel organları yoktur ve yumurta kesesine yolk sac bağımlıdır ikinci bölümde el ve ayak parmakları üçüncüde ise yumurta dişi oluşur Yaklaşık on günlük bir kuluçka süresinden sonra yumurtadan çıkan tüysüz yavrular annelerine tutunurlar Yumurtadan çıkan yavrular korumasız çıplak ve kördür Anne sütü ile beslenirler Ornitorenkin memeleri olmasına karşın meme uçları yoktur Dolayısıyla süt göğüste deri altındaki bezlerden salgılanır Göğüsünde sütün biriktiği oluklar bulunur ve yavrular buradan süt içerler Yumurtalar açıldıktan sonra anne yuvayı yalnızca yiyecek bulmak ve kürkünü ıslatmak için terkeder Yuvadan ayrılırken oyuğun girişini toprak ile tıkar Yavrular 34 ay meme emer ve 17 aylık olduklarında yuvayı terk eder Memelilerin evriminde ornitorenk Melbourne Üniversitesindeki ornitorenk iskeleti Ornitorenk ve diğer memeliler yıllarca çok yanlış anlaşılmıştır ve haklarındaki 19 yydan kalma söylenceler bugün bile devam etmektedir Örneğin momotremlerin aşağı ya da yarısürüngen oldukları ve daha üstün plasenta memelilerin uzak kuzenleri oldukları gibi Günümüzde modern monotremlerin memeli ağacının erken bir dallanması olduğu bilinmekte daha sonraki bir dallanmanın ise keseli Marsupialia ve plansentalı memelilere yöneldiği sanılmaktadır En eski monotrem fosilleri Teinolophos ve Steropodon Ornitorenke çok benzemektedir Steropodon fosili opalleşmiş bir çene kemiği ve üç azı dişinden oluşur Günümüz ornitorenki ise dişsizdir ve South New Wales Avustralyada bulunmuştur Fosilin 110 milyon yıl yaşında olduğu sanılmaktadır Bu da ornitorenk benzeri bir hayvanın Kireçlitaş döneminde Cretaceous dinozorların zamanında hayatta olması anldıbına gelir Şimdiye kadar Avustralya kıtasında bulunan en eski fosildir Ornitorenkin akrabası olan başka bir fosil de Arjantinde bulunmuştur Bu monotremlerin iki kıta Antarktika yoluyla birleştiği zamanlarda Avustralyadan Güney Amerikaya ulaştıklarını gösterir Bugünkü ornitorenke ait bilinen en eski fosil 100000 yıllık olup kuarterner çağdan Quaternary period kalmıştır Bilinenler çok farklı daldır Fosil kanıtları ayrıca ornitorenkin mesozoik çağda da varolduğunu gösterir kireçlitaş dönemi ve triagib ve jüragib çağları da içermektedir Ornitorenkin günümüzdeki hayvana nasıl evrimleştiğini açıklayan iki varsayım vardır ilk varsayıma B varsayımı göre monotremlerin akrabaları keseliler ve plesantalılardan tamamen farklı kendi evrimsel dallarını oluşturdular Bu değişikliğin 135 milyon yıl önce Kireçlitaş döneminin başında olduğu sanılmakta Keseliler ve plasentalılar ise 13565 milyon yıl önce bir noktada ayrıldılar ikinci varsayım 1947de Gregory tarafında öne sürüldü ve 1970lere kadar popüler hale gelmedi Varsayıma göre 13565 milyon yıl arasında plasentalılar ve keseliler kendi yollarına ayrıldılar daha sonra da monotremler kendi yollarına gittiler Bu varsayımı destekleyen gozlemlerden biri keselilerin ve monotremlerin üreme organlarının birbirine çok benzemesidir Her ikisinin de gebelikte embriyoların bir kabukla kaplı olduğu bölümleri vardır Tek fark monotremler gebelik süresince bu örtülü kabuğa sahipken keselilerin sadece gebeliğin üçte ikisinde bu kabuğa sahip olmasıdır 2004 yılında Ulusal Avustralya Üniversitesinden bilim adamları memelilerin çoğunda olduğu gibi iki yerine XY ornitorenkin 10 cinsiyet kromozomu olduğunu keşfettiler Örneğin: erkek ornitorenk her zaman XYXYXYXYXY dir Dahası ornitorenkin Y kromozomları kuşlarda bulunan ZZ/ZW cinsiyet kromozomları ile gen paylaşmaktadır Bu yeni bulgular ornitorenkin hayvanlar âlemi içindeki eşsiz yerini daha da sağlamlaştırdı ve onu memeliler sürüngenler ve kuşlar arasındaki evrimsel bağlantı araştırmalarının merkezi yaptı 8 mayis 2008 tarihinde Nature bilimsel dergisinde yayinlanan bir makale Ornitorenkin memeli evrimindeki yerini kalitimsal veriler ile ortaya koymustur Korunma durumuOrnitorenk Güney Avustralyadan yokoluşu haricinde Avrupalıların Avustralya kıtasına yerleşmelerinden önceki genel ortdıbının hemen hepsinde bulunur Buna rağmen insan kaynaklı değişikliklere bağlı olarak doğal ortdıbının parçalanması ve ortamında yerel değişiklikler belgelenmiştir Şu anki ve tarihsel bolluğu bilinmemekle beraber şu anki menzilinde yaygın olduğu düşünülmektedir ama sayıları muhtemelen azalmıştır Tür 20 yüzyılın ilk yıllarına kadar kürkü için yoğun bir şekilde avlandı ve 1950lere kadar içlerdeki dalyanların ağlarında boğulma tehlikesi ile karşı karşıyaydı Ornitorenk korunma uygulamaları sayesinde yakın bir soy tükenmesi ile karşı karşıya bulunmamaktadır Fakat bu durum barajlar sulama kanalları kirlilik ağlar ve tuzaklardan kaynaklanabilecek doğal ortdıbının yokolması nedeni ile değişebilir En başta su kirliliğine olan yüksek duyarlılığı nedeni ile genelde güvende ama gelecekte tehdit altında olabilir biçiminde sınıflandırılmaktadır Avustralyada koruma altındaki bir türdür IUCN Kırmızı Listesi şu an için ornitorenki Asgari Endişe LC Least Concern olarak listelemektedir Dünyanın büyük kısmı ornitorenki 1939 yılında National Geographic dergisinde yayımlanan ornitorenk ve onun esarette yetiştirilip incelenmesi ile ilgili bir makale ile tanıdı Bu zor bir iştir ve o günden bu yana sadece birkaç yavru özellikle Avustralya Victoriada ki Healesville Sanctuaryde başarı ile yetiştirilebilmiştir.
Tümünü Göster