-
351.
+3Bir ahır kapısı buldum. Burada kullanmam doğru mu acaba? Kimsenin görmediği tek yer de burası ama.Tümünü Göster
Cehase-"Karşımızda bir Milenyum olacak. Eğer onu kızdırırsanız o evde hayatımız ve ruhumuz son bulabilir."
b-"Korktuysan gelmeyebilirsin. Seni zorlamak istemiyorum."
Cehase-"Geleceğim." Dedi. Derken sesi biraz sitemliydi. Acaba nesi var? Kilidi soktum ve kapıyı açtım. içeri girdim. içerisi saray gibi. Burası gerçekten ahır kapısından mı açıldı? Kocaman bir hole girdim. Karşımda iki kişi belirdi. Biri kurt, diğeri de tilki:
Kurt-"DAVETSiZ MiSAFiR. NE CÜRRETLE BU EVE GiRERSiN."
Tilki-"ÖLÜMÜNE HAZIRLANSAN iYi OLUR." Holün önündeki merdivenlerden biri inmeye başladı. Yüzünü göremiyorum.
-"Siz ikiniz. Konuğuma neden saygısız davranıyorsunuz?" dedi ve ikisinin de boynunda zincirler oluştu. Zincirler ikisini de geri çekmeye başladı. Acı çekiyorlardı.
b-"Ceza vermenize gerek yok. Ben buraya Bir Bine için geldim." diyince zincirler kayboldu. Ve Tilki ile Kurt kendilerini toparlamaya çalıştılar.
-"Ben Leydi Ekonis. Milenyumlar arasındaki en asil varlık benim." Merdivenlerden inmesi bittiğinde yüzü hep kıllıydı. Kürkü var. Hayvanlar gibi. Ama insan gibi iki ayak üzerinde yürüyor. Kurtadam falan mı acaba?
Cehase-"Kendini tanıt." dedi kısık sesle. Kendimi toparladım ve:
b-"Şeref duydum Leydi Ekonis. Benim ismim Bir Bine." Saygılı konuşmak ne zormuş. Cehase'den ders almalıydım.
Cehase-"Benim ismim de Cehase, Şeref duydum Leydi Ekonis. Buraya sizin hizmetkârınız Bir Bine'nin isteği ile geldik."
Ekonis-"ESKi hizmetkârım. Yanımdan ayrıldığı için onu azât ettim. Misafirlerimize salona kadar eşlik edin. Kusura bakmayın, hazırlıksız yakalandığım için ev kıyafetlerimle görmek zorunda kaldınız beni. Hazırlanıp size salonda katılacağım." Dedi ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı. Ev kıyafeti miydi onlar? Lan üzerinde kırmızı elbise vardı. Kurtadama benzemese tam yavşamalık... Lan aptal aptal düşünme. Belki düşüncelerimi falan okuyan biri vardır aq.
Tilki-"Lütfen beni takip edin. Yardımınız için teşekkürler. Bir Bine nasıl peki?" Takip etmeye başladık ve yolda sohbet ediyorduk.
b-"Bir Bine öldü."
Tilki-"O yüzden gelemedi demek ki. Elçi olarak da sizi yolladı. Ölmesine üzüldüm. Onu uyarmıştık oysa."
b-"Ne için?"
Kurt-"Bunu Leydi Ekonis anlatır. Biz sadece hizmetkârız." En sonunda kocaman bir kapının önüne geldik. Kapıyı Kurt ve Tilki beraber itip açtılar. Salon kocaman. Ve bembeyaz. Bizi koltuğa doğru yönlendirdiler ve:
Tilki-"Burada bekleyin. Leydi Ekonis sizi karşılayacak." dediler ve dışarı çıktılar. Bir süre sonra Kurt geldi ve önümüze tatlı tuzlu (ve daha önce sadece televizyonda görebildiğim) aparatifler (bize öyle söylüyor. Bu kadar aperatife kabile doyar.) koydu ve gitti. Çay da koydu. Çayın kokusundan ne kadar kaliteli olduğunu anlayabiliyorum. ingiliz kraliyet ailesinden falan olabilir mi? Sadece merak ettim. Aperatiflerden biraz yedim ve çayımı yudumlamaya başladım. Çok güzel lan. Keşke annem, babam ve abim de yiyebilselerdi. Üstünde simsiyah elbisesiyle Leydi Ekonis kapıda gözüktü. Karşımdaki tekli koltuğa (Tekli koltuk demeye bin şahit ister. Sanki taht.) oturdu.
Ekonis-"Söyle bakalım insan. Bir Bine benden ne istiyor?"
b-"Leydi Ekonis, Bir Bine hayatını kaybetti." Gözü seyirdi.
Ekonis-"Bunun benimle ne alakası var?"
b-"Muhtemelen size gelmemi istemesinin amacı sizi sevmesiydi."
Ekonis-"Herkes beni sever. Bu serveti, bu malı mülkü. Parayı bütün insanlar sever."
b-"Ama siz söylemiştiniz. Bu evi terk ettiği için azât edildi diye. Demek ki servetinizi önemsemiyordu."
Ekonis-"Ağzın iyi laf yapıyor Bir Bine. Ama hala gelişinin amacını söylemedin."
b-"Size bir mesaj iletmek için buradayım. Bir Bine hayatını güzel yaşadığını iletmemi istedi ve o kapıyı ona açtığınız için de teşekkür ettiğini söyledi." Derin bir nefes alıp verdi.
Ekonis-"Kapıyı sana anlattı mı peki?"
b-"Hayır. Kapıdan haberim yok. Sadece huzura kavuşması için elçi olarak buraya geldim. Benim amacım hiçbir ruh yok olmadan huzura kavuşmalarını sağlamak."
Ekonis-"Bu görevi sana kim verdi peki?"
b-"Hiç kimse. Sadece ben öyle olmasını istedim ve bu yönde ilerliyorum. Tırpaan ve Tanrı adında iki kişi kendisine katılmamı istese de reddettim."
Ekonis-"Tırpaan değil. Dagaar. O kokuşmuş kurta katılmaman senin için daha iyi olmuş. O egolu Tanrı'ya da. Onların kim olduğunu hala bilmiyorsun değil mi?"
b-"Bilmiyorum."
Ekonis-"Fazla vaktinin kalmamış olması ne üzücü. Bir Bine'yi azat edince yanıma yenisini almadım."
b-"Size katılmamı istemeyeceğinizi umuyorum."
Ekonis-"Ben yalnız yaşamayı seven bir milenyumum. Tarikat kurmaya ihtiyacım yok. Hem seni yanıma almaya kalksam beni tarihten silebilecek bir kadın var... Herneyse. Kısaca yalnız yaşamayı seven bir milenyumum." Tarihten silecek kadın mı? Fazla sorgulamamı istemiyor gibi.
b-"Yalnız değilsiniz. iki tane ruhunuz yanınızda."
Ekonis-"Onlar hizmetkârlarım. Aynı senin hizmetkârın gibi."
b-"Cehase mi? Kesinlikle o benim hizmetkârım değil. O benim dostum. Onun verdiği kararlara ben karışmam."
Ekonis-"Onun arzularını yok sayıyorsun. Aynı önceki Bir Bine gibi. O da Shera'nın arzularını yok saymaya başlamıştı."
b-"Arzularını yok saymıyorum. Ne arzusu olduğunu bilmiyorum ki."
Ekonis-"O kadar zamandır yanında ve anlayamıyor musun? Bu senin kendi problemin. Misafirliğinizi burada bitirmenizi isteyeceğim. Ben asil bir milenyum olsam da çok hızlı yorulurum. Şimdi bile yorgunluğumu sizden saklamak için fazladan enerji harcıyorum. Bana bu haberi iletmek için geldiğinden seni ödüllendirmek istiyorum. O kapının ne işe yaradığını sana söyleyeceğim. O kapı geçmişe açılıyordu. Zaten evi o kapıdan terk etti. Geçmiş iğrenç yaşantısına geri dönmek pahasına... Neyse. Sana o anlatır bunları." Sonra ayağa kalktı ve Kurt'un kulağına eğildi. Bir şeyler söyledikten sonra odadan çıktı.
Tilki-"Size kapıya kadar eşlik edeyim. Ve anahtarı da alayım. O benim anahtarımdı." dedi ve ben de anahtarı ona verdim. Anahtarı ağzına aldı ve yuttu. Kapıya geldik ve:
Kurt-"Leydi Ekonis sizden bir mesaj iletmenizi istiyor. Bir Bine'ye onu çok sevdiğini söylemenizi istedi. Aramızda kalsın ama vücudu dayanıksız kaldığından değil, yas tutmak için odasına gitti. Onu çocuğu gibi severdi. Bir Bine bizi hiçbir zaman hizmetçi olarak görmedi. Biz de onun ölümünün yasını tutacağız."
b-"Huzura kavuşamaz mısınız?"
Kurt-"Hayır. Biz Leydi Ekonis'e zincirlerle bağlıyız. Hem huzura kavuşmak da istemiyoruz."
Tilki-"Biz ona hizmet için varız. Bir Bine'ye bizim de onu sevdiğimizi ilet. Merak etmesin. Leydi Ekonis'e iyi bakacağız."
b-"Tamam. ileteceğim. Misafirperverliğiniz için teşekkür ederim."
Kurt-"Rica ederiz. Elveda."
Tilki-"Rica ederiz. Elveda." Bir an aklıma Raf ve Ref geldi. Onlar gibi konuştular. Kapı arkamızdan kapandı ve eski haline geldi. Artık sıradan bir ahır kapısı. Şimdi Bir Bine'nin yanına gitmemiz gerekiyor.
başlık yok! burası bom boş!