+1
Bu tarz tartışmaları ben de yapardım eskiden. Kendi iç açmazlarını barındıran bir tartışma formu bu. Öncelikle bu sorunun kendisinin bir sorgulamadan geçirilmesi icap ediyor. Bunu da bir kaç farklı perspektiften yapmak lazım.
1-) işlevsel ya da mekanik olarak bu soruyu sorgulayalım:
Devlet derken amaç ne? Bir grup insanın emeğini ve asayişini organize eden basit bir iç yapı mı yoksa "birbirinden ayrılan devletler" şeklinde, insan topluluklarını farklı gruplara bölme ve yükselen farklı meziyetleri örgütleyip çatışmacı bir rekabet ortamında coğrafyaya hakim bir avantajlar kümesi yaratmak mı?
Devlet bireysel olarak imkansızdır. Öncülü olan "toplum" kavrdıbının bir deşilmesi lazım. Toplumu inceleme merceğimiz neyi baz alacak? Çatışmacı mı, işlevselci mi yoksa etkileşimci mi bakacağız?
2-) ikinci sorgulayışımız, devlet kavrdıbının etimolojisi ve tarihçesi ile ilgili.
Devlet derken hangi devlet formu kastedilmekte? Ulus devlet mi? Kent devleti mi? Soylular meclisi mi? Merkantilist / Monark devleti mi? Anarşist komün mü? Anarşist komünden devlet olmaz dememek lazım. Devlet eğer yönetimce birbirinden ayrılan toplulukların kendilerine ait coğrafi / mülki sınırlara sahip olması ise, onca demokratik ulus devletin ortasındaki bir "kendin pişir kendin ye" bölgesi de bir süre sonra devletleşir, zira yapısal olarak varlığı çevresi ile çatışma halindedir. Buradan küresel olarak devrim olmazsa, bölgesel olarak zaten devrim olmaz gibi bir yargıya yürüme amacı taşımıyorum bu arada. O daha ikircikli bir tartışma belki de.
3-) Üçüncüsü, sorunun kendisi ile ilgili.
Bu soru hangi devirde soruldu, soruyu soran insan aklının tahayyülü hangi cevaplara hazırdı ve o dönemden bu döneme bu tahayyülün kendisi ne kadar gelişti ya da değişti? Platon'dan yola çıkacaksak, bu mesele insanın örgütlenmesi ve asayiş üzerinden deşile deşile idealizmin 3 merkezinden biri olan "iyi / kötü" ikiliğine gelir. Ki bu tartışmanın kısırlaştığı noktadır. Sigaralar yakılır ve asla uzlaşamayacağımız nokta olan temel iki yargıya toslarız: "insan özünde iyidir." / "insan özünde kötüdür."
Hayır, insan insandır ve insanı tarih üretmiştir. Tarih boyunca da iyi ve kötü, konjonktürel olarak başkalaşır, kavramsal olarak kalıtımının bir kısmını muhafaza etmekle birlikte bazı adaptasyonlar ve mutasyonlar geçirir bu iki kavram. Buradan bu tartışmayı yürütmek, keşfedilmesi imkansız bir Amerika'yı peşpeşe yeni baştan ve bininci kez keşfetme çabasıdır bence.
Şunu sorabiliriz belki, kafamızı netleştirmek ve cevaba bir giriş yapabilmek için:
Devletin varlığı ya da yokluğunun neyi değiştirmesini bekliyoruz da bu soruyu soruyoruz? O değişecek şey her ne ise, devletin varlığına gerçekten endeksli midir yoksa değil midir? Zannediyorum burada "toplum" kavrdıbına geri dönüş yapıp yeni bir kısır döngüye girmek pek olası.
Lakin, bu tartışmalara ucundan bulaşmış biri olarak, edindiğim tecrübe beni şuraya zütürüyor:
Aslında özgürlüğün hudutlarını tartışıyoruz.
Fakat özgürlükten aynı şeyi anlıyor muyuz bunu bilmiyoruz.
O yüzden ben olsam şu soruyla başlardım aslında:
"Özgürlük kelimesinin neyi kastetmesini bekliyoruz ("özgürlük nedir?" demiyorum, ya da "özgürlükten ne anlıyoruz?" da demiyorum, çok ince bir ayrım var burada) ve özgürlük kavramı üstünde uzlaşmamız mümkün mü?"
(Bu noktadan sonra da ihtiyaç / ihtiras ikilemine ilerlemek mümkün olabilir. O da kendi kısır döngüsüne takılma potansiyelini taşıyor. Ki bunu aşmak için pgibanalize başvuruyor kimileri. Pgibanalizin işlevi ve insan pgibolojisinin evrimi ise bammmmbaşka bir mevzu başlatacak)
Evet, çoğu sorunun karşılığı bir cevaptır ve basit bir cevaptır ekseriyetle. Bilmişlik taslayıp haddimi aşarak, soruyu soruyla cevapladım (-ki bu büyük iki yüzlülüktür aslında) . Lakin bu tartışmalara çok tanık oldum geçmişte. Ve hepsi de benzer şekilde tarafların ufaktan sinirlenmesi ve aynı sabit kavramlara saplanıp kalmaları ile sonuçlanıyordu. Böyle bir cevap yazdım ki, tartışacak panpalar bazı aşamaları hızlıca geçip, bir çıkarımda bulunmanın biraz daha olası olduğu noktalara dair örneklere sahip olsunlar.
Bir iddiam yok, eminim benden çok daha iyi yollar, düşünüş yöntemleri ile aklı zenginleştirecek panpalar da vardır.
Selametle.
Tümünü Göster