-
26.
+9adam oturduğu yerden kalkıp şaşkın bir ifadeyle yüzüme baktı. az önce sigara aldığımı hatırlıyordu. uyuşturucunun etkisindeki birinin hafızasının bu kadar kuvvetli olabileceğini düşünmezdim.’hayırdır kardeşim, bir problem mi var?’ dedi. hiçbir şey konuşmadan 20 senesini mafyanın içinde geçirmiş, her türlü çatışmaya girmiş, defalarca vurulmuş, akli dengesini yitirmiş ve 10 gündür sokakta yatan biri gibi baktım yüzüne…bu bakışım baştan aşağıya titretmişti tekelciyi… ‘konuşsana hemşerim, ne oldu?’ dedi sabırsız bir ses tonuyla… ”ne olduğunu sen daha iyi biliyorsun simon.” dedim.
”simon ne birader, haplandın mı, çık git şurdan!’ diyerek tezgahın arkasından çıkarak üstüme yürümeye başladı…
haplandın mı!!! bu soru, bütün gerçekleri gün yüzüne çıkarıyordu. haplanmış birinin nasıl davranacağı konusunda engin bilgilere sahipti.
artık emindim ve dikkat dağıtmak için yüzüne rengarenk bir balgam atıp, koşarak uzaklaştım oradan…nasıl olsa yerini biliyordum… benden kurtulamayacaktı… Şimdi gibtim ananı tekelci.
yeteri kadar uzaklaştıktan sonra ilk bulduğum banka oturdum ve bir sigara yaktım… sigaradan çektiğim her nefeste daha derin düşüncelere dalıyordum… o tekel bayiine bir ders vermek zorundaydım. onun genç beyinleri, sırf para kazanmak uğruna zehirlemesi, hayatlarını yok etmesi cezasız bırakılacak bir şey değildi… ilk olarak polise haber vermek geçti aklımdan, yalnız polis işi yavaştan alırdı. kanıt bulmak için günlerce gözetleme, takip yapıp, daha sonra suçüstü yapmaya çalışırdı… bildiğim bir şey varsa, o da o kadar zamanımızın olmadığıydı. geçen her dakika bir çocuğun hayatı tehlikeye giriyordu ve ben buna göz yumamazdım…
sigarayı söndürüp, cebimden çıkardığım kalemle oturduğum banka ‘’show time’’ yazdım… kamera gözlerimdeki ifadeden kayarak yazıya zoom yaptı ve ekran karardı… yani film olsaydı kesin böyle olurdu…
başlık yok! burası bom boş!