Kuetlar vadisine bu yaz tekrardan başladım.

Tabiiki zamanında ben de gerek orjinal kanallarından perşembe günleri izlerdim. Lakin bölük börçük izlemek beni çok üzerdi. Bunca karmaşık gğnlük yaşantının, seyahatlerin, iş gezilerinin ve yorucu programın arasında güç bela da olsa ilk 97 bölümü bitirmiş ve drvdıbını getiriyor olsam da birşey için hala üzülmekteyim.

Biz bu diziyi çok yanlış anlamıştık.

insanlar bu diziyi ciddi anlamsa sadece mafya sahneleri müzikleri ve racon gibi birşey için seçmişti. Sevmişti.

Dönemine göre insanların içindeki öfkeyi dışarıya çıkarma yoluydu.

Sözler replikler ve ağız oyunları bu diziden birebir kopyalanmıştı.

Sadece kopyalanan sözcükler değil aynı zamanda kıyafetler aksesuarlar, araçlar, plakalar, saç stilleri, duruşlar, kıyafet kombinasyonları da türemiş ti.
Atkılar çakılar kemerler kol düğmelerime kadar.

Bazılarımız bazı araç modellerini "Süleyman çakır kasa" ya da " Laz ziya kasa" olarak tanıdı.

Lakin bizim halkın anlayamadığı şey dizinin içinde taşıdığı ağır mesajlardı. Dizi kemdine has 90lar Türkiyesi ile avrupavari-amerikan komedi unsurlarını taşıyabilen inci tanesi niteliğini barındırıyordu.

Bizi zaten tökezleten buydu.

Lakin içindeki global mesajlar, dönen oyunlar, matruşka bebeği gibi içten içe çıkan yeni durumları halkımız hep kaçırdı.

Eminim yönetmenlerin de anlatmak istediğinin aksine Türk haşkı bunu hep bir mafya dizisi sandı.

Kurtlar Vadisi serisi (evreni) dünyayı ve dönen dolapları anlatmaktaydı.

Değeri bilindi ama bilinmesi gereken şekilde mi bilindi bilemiyorum.