0
Satürn’ün kötü şöhretiyle tezat muhteşem güzelliğini seyredin.
Onu diğerlerinden ayıran ve benzersiz yapan göz kamaştırıcı halkalarını seyredin…
Bir mücevher gibi parlayan gövdesiyle ağır ağır dönüşünü seyredin…
Sadece seyredin…
Korkular-Fobiler: Krishnamurti Korkuyu,”Belirsizlikten Belirliliğe olan hareket” olarak tanımlıyor ve “Korkunun kökeni, zamanın ve düşüncenin hareketidir. Korku güvenlik arzusuyla başlar ve biter; içsel ve dışsal güvenliğin sağlanması, emin olma, kalıcı olma arzusu korkuyu besler. Kendini anlamak uyanıştır ve korkunun sonudur.”diyor.
Klagib anlamda Fobi, normalde korkulmayacak belli bir durum ya da belli bir nesne ile karşılaşınca ortaya çıkan korkudur. Hasta korkusunu anlamsız ve yersiz bulur, fakat yine de korktuğu nesne ya da durumdan kaçınır. Fobiler arasında en sık görülenleri; Agrofobi: eskiden yalnız meydanlardan ve açık yerlerden korkmak olarak bilinirdi, bu gün ise; Yalnız kalmaktan, yalnız sokağa çıkmaktan, kalabalık yerlere girmekten kaçınma davranışları da Agrofobi sayılmaktadır.
Sosyal Fobi:Toplum içinde otururken, konuşurken ya da her hangi bir eylem yaparken kızarma, terleme, ellerin titremesi, yanlış bir şey yaparak küçük düşme korkusudur.
Özgül Fobi: Belli nesneler ya da durumlardan anormal kokudur. (Örümcek, fare, kedi, karanlık, fırtına, kapalı ya da yüksek yer korkusu vb) Bu özgül nesneler ve durumlar olmadığında hastada rahatsızlık belirtisi yoktur. Yalnız fobi nesnesi ya da durumuyla yüz yüze gelince panik derecesinde korku ortaya çıkmaktadır. Fobi sağaltımında genellikle hastanın fobik durumla özellikle karşılaşması ve korku doğuran durumun ya da nesnenin üzerine azar azar artan derece ve sürelerle gitmesi istenir. Buna ek olarak ters niyetlenme (paradoxial intention) de uygulanır. Korkudan korkan hastaya korkusunu çağırması ve direkt üstüne giderek yüzleşmesi istenir.
Sınırlar, Kurallar, ilkeler: Dış dünyadan gelen tehlikeli uyaran ve etkenlere karşı her canlı varlığın ortak savunma düzenekleri vardır. Ruhun savunma düzenekleri ruhu dağılmaktan korur. Çünkü, Ruhun bu dünyada çırılçıplak yaşaması mümkün değildir. Bedenimizin de anadan doğma yaşaması olası değildir. En basiti iklime uygun giyinip korunuruz ve en güçlü savunma mekanizması Bağışıklık sistemiyle takviye ediliriz. Sosyal açıdan da sınırlar neyin ben olduğunu ve neyin ben olmadığını, benim nerede bittiğimi ve bir başkasının nerede başladığını belirtir. Yani haddini bilme ve tevazu öğretir. insanların Özel (Mahrem- Kişisel ) Genel (Toplumsal-Evrensel) alanlarını sınırlar düzenler. Dünya kurallar ve ilkeler üzerine kuruludur. Ve bu somut dünyanın patronu Satürn’dür. insanlar onu sevimsiz ve can sıkıcı bulur. Satürn buna aldırmaz. O, insanlara mademki bu dünyadasın önce burada yaşamayı becer sonra ötesini düşün der. Beş duyunu küçümsemeden önce neye yaradığını ve nasıl kullanacağını öğren ondan sonra kalk başka boyuttan söz et der. Katışıksız doğrucu ve gerçekçidir.
Tümünü Göster