1. 26.
    +3
    #18

    ben bunları düşünürken tatilin kalan bir buçuk günüde olaysız geçti. bol bol göl kenarında yürüyüşler yaptık, akşamları sadece beraber sarılıp uyuduk, eceden ses soluk çıkmadı ama kafamın bir köşesi bunu düşünmeye devam etti. bir buçuk gün sonra tatil bitti denizle ankaraya döndük, vize haftası başladı o'nun dersleri çok ağırdı boru mu amk odtü'de okuyordu kız benimde ders çalışmaya başlamam gerekiyordu o yüzden buluşmaya biraz ara verdik. vize haftasının bittiği ilk gün denize buluşalım mı diye mesaj attım o gün çok yakın bir arkadaşıyla buluşacağını söyledi ama gelmemi çok istediğini, haftalardır kıza beni anlattığını ve artık bizi tanıştırmak istediğini söyledi. konu deniz olunca hiçbir şeye hayır diyemiyorum amk, buna da hayır diyemedim ama keşke deseydim. neyse okuldan çıktım, eve gittim duş aldım kahvemi içip kendime gelince denizle arkadaşının buluştuğu mekana doğru yola koyuldum ama içimde nedensiz bir huzursuzluk vardı amk. sanki kötü bir şey olacaktı da içime doğmuştu. mekanın kapısından girer girmez denizi gördüm, yüzü bana dönüktü arkadaşının da arkası kapıya dönüktü ama çok tanıdık bir havası vardı nedense. deniz beni görünce kocaman gülümsedi, o an içimdeki bütün huzursuzluk gitti yerini bir mutluluk kapladı beyler, o kadar güzel gülmüştü ki. denizin gülümsediğini gören arkadaşı da benim geldiğimi anladı ve yüzünü kapıya doğru döndü.

    bana doğru dönen yüzü gördüğümde suratımdaki bütün gülümseme silindi bir anda, içimdeki bütün huzursuzluklar patladı, beynim dondu. eceydi lan bu. baya benim 9 sene it gibi sevdiğim, bir süredir bana geri dön bana diye ağlayan, kafamda denize nasıl anlatacağım diye binbir türlü senaryo kurduğum eceydi. bu donma sürecimde deniz yerinden kalkmış, yanıma gelmiş bana sarılmış ve beni öpmüştü ama ben tepki veremeyecek kadar şoktaydım.

    iyi misin, hayalet görmüş gibisin? dedi bana ama verecek cevabım yoktu. evet basbaya hayalet görmüştüm, geçmişimin hayaleti beni avlıyordu resmen. elimden tutup masaya doğru yürütmeye başladı beni. tabi ece'nin suratında da aynı ifade vardı o da donmuştu resmen şok içindeydi ve sanırım ağlamamak için kendini zor tutuyordu çünkü gözleri kızarmıştı ve sulanmaya başlamıştı. ikimizinde bu halini gören deniz bizi tanıştırırken biraz tutuktu, haliyle bizde daha önceden tanışmıyor gibi davrandık ama deniz bir şeylerden şüphelenmişti amk. hatta bize daha önceden tanışıp tanışmadığımızı bile sordu. verecek cevabım yoktu amk, denize yalan söylemek yapmak istediğim son şeydi bu yüzden bende el mahkum tanışıyoruz demek zorunda kaldım. deniz aldığı cevaptan sonra baya şaşırdı, nasıl yani diye sordu. ben verecek cevap düşünürken ece eski bir mesele dedi ve kıvrak bir manevrayla ee şimdi boşver bizi de siz nasıl tanıştınız, nasıl oldu bunlar anlat diyerek denizin aklını çeldi. geçtim denizin yanına oturdum ama kafam çok farklı diyarlarda amk. arada deniz elimi tutuyor, bana sarılıyor tanışma hikayemizi anlatırken öyle miydi yoksa böyle miydi aşkım diye soruyordu. bana soru soruldukça incin cevaplar veriyor, kafamda ne tak yiyeceğimi düşünüyordum. denize anlatsam vereceği tepki hakkında hiç bir fikrim yoktu ki mutlaka deniz beni ecenin uzun soluklu sevgilisi olarak biliyordu. eğer ece denize bana attığı mesajları falanda anlattıysa zaten sıçtığımın resmi belgesiydi amk. eğer anlatmazsam ve ece anlatırsa işin ucunda denizi kaybetmek vardı ki ben anlatırsam da böyle bir ihtimal vardı. kısaca verebileceğim bütün kararların sonu denizi kaybetmeye çıkabilirdi ve bu benim istediğim son şeydi. ece ben kalkayım artık dediğinde kafamdaki sis perdesi aralandı ve iki saatten fazladır o halde masada oturduğumuzu fark ettim. ben, şimdiki sevgilim ve eski sevgilim... deniz otur diye ne kadar ısrar ederse etsin ece kalkmak istediğini söyledi ve denizde ona kapıya kadar eşlik etti. önümde kendime gelmek ve ne yapacağıma karar vermek için 5 dakika gibi kısa bir süre vardı. hemen kalktım tuvalete gittim elimi yüzümü yıkadım ve olan biten her şeyi denize anlatmaya karar verdim.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster