-1
kot pantolonların türkiyede yeni giyilmeye başlandığı yıllar olduğundan pek bi kot kültürü yerleşmemişti türkiye'de. yeşil renkli, mavi renkli göbeğe kadar çekilen kotlar. üzerine boğazlı kazaklar devasa beyaz nike sporlar. çocukluğumda bizden bi önceki neslin giyim tarzından bahsediyorum. sonra kabartılmış saçları bantla geriye atan abiler ablalar. saçı kelebek gibi tepeden tutturan mandal tokalar.. vatkalı gömlekler.. yaz gelince türkiyeye doluşan almancılar. bunlar saç renginin bi bölümünü mutlaka oksijenli suyla açardı. almanya türkiyenin 100 yıl ilerisinde diye bizi ülkemizden soğuturlardı. devasa çift kaset çalarlar, almanyadan getirilen çikolatalar.. cep telefonu olmadığından buluşmaların kesin yer kesin zaman mantığında yapılması.. şimdiki gibi buluşmaya 5 dakika kala telefon açıp yea pampalotti işim var yarın buluşsak gibi diyalogların yaşanmadığı yıllar.. ebeveynlerin; televizyon, banu alkan ve müjde ar'ın da yardımıyla diskoların uyuşturucu ve sex yatağı olduğunu sanması ve oraları dünyanın en kötü yerleri sanması.. kara şimşek başlamadan 1 saat önce televizyonun başına oturup bin kez ne zaman başlayacak diye sormak.. şimdi onlar sevgili diye tabir ettiğimiz ilişki çeşidini o zamanlar onlar flört diye tabir etmek.. bilye, gazoz kapaa oynamak, mahalle maci yapmak, mahalle milliyetciliginden oturu grup kavgaları yapmak ilkokulu sobalı okulda okumak, prekaziyi bilmek.. unutmadan küt saçları da belirteyim. berberin saçınızı kol gücüyle çalışan ve klik klik sesleri çıkaran aletlerle kesmesi, bülent ersoyun adının neden bülent olduğuna anlam verememek.. damacanalarla su almak yerine muslluktan su içerdik. misket oyanrdım ben mesela bütün misketleri kaybedince gazoz kapağı oynardık.. en değerlisi efes pilseninkiydi o 5 puan değerindeydi mesela kolanınki 2 gazozlarınki de 1 puan değerindeydi. vatkalı elbiseler renkli renkli taytlar filan bu yazmayla bitmez 80'ler 90'lar yazmakla bitmez. daha michael jackson'u var larry bird'ü var, back to the future izleyip uçan arabalara 20 yıl kaldı diye heyecanlanmak var. dedim ya uzun hepsini net hatırlıyorum ve 3-5 yazı konusu daha çıkar neyse. iki ayrı dünyada yaşadık sanki milada denk geldik kapalı bir toplumdan açık bir topluma geçerken ortada kaldık. iyi de oldu hiçbir jenerasyon yeniye alışmakta bizim kadar zorlanmayacak.. bitmeden o bakkalda satılan 1 kuruşluk leblebi tozlarına hala anlam veremedim..